Dış basın nihayet şu başlığı koydu: "Avrupa’nın Hasta Adamı"... Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde Batı’da kullanılan bu terimin şimdi yeniden - hem de "Times" gibi dünyaca ünlü, ciddi bir gazetenin başyazısında başlık olarak - kullanılması ne kadar acı...
Bir süredir - daha açıkçası Başbakan Ecevit’in hastalığından beri - dünya basını buna benzer terimler kullanarak Türkiye’nin içine düştüğü durumu yansıtıyor.
Örneğin uluslararası piyasalarda çok yakından izlenen "Financial Times" geçen pazartesi günkü bir yazısına "Türkiye’nin Hastalığı" başlığını koydu...
Dünyanın en saygın haftalık dergisi "The Economist"in Türkiye ile ilgili yazısının ikinci başlığı şöyle: "Bülent Ecevit hasta. İktidarda kalmakta ısrar ederse, Türkiye de hasta olmak riskini taşıyor"...
Hasılı dünya medyası şimdi Türkiye’yi başındaki "hasta adam"ı ön plana çıkararak ve onun yüzünden ülkenin de giderek "hasta düşmekte" olduğunu belirterek değerlendiriyor...
***
HERHALDE bu değerlendirmelerin arkasında - umarız - "gizli eller veya emeller" arayan yoktur...
Yukarıda saydığımız gazeteler "Türk düşmanı" değildir. Naklettikleri olayların doğruluğu da tartışılmaz. Üstelik bu yazılarda Türkiye’nin önemi, değeri ve hatta bugünkü hükümetin özellikle ekonomik alandaki başarıları, altı çizilerek belirtiliyor.
Örneğin "Times" Türkiye’nin jeostratejik konumunun Batı için taşıdığı büyük önemi vurgularken, "Financial Times" da bir başka yazısında Ecevit’in "ağır sıklek bir politikacı" olarak geçmişteki performansını övüyor.
Ama aynı gazete Ecevit için "hala görevinde ama iktidarsız" anlamında bir ifade kullanıyor ve kendisini bu gerçeği görmeye çağırıyor. Tıpkı "Times" gazetesinin de daha önceki bir makalesinde belirttiği gibi: "Hiçbir hükümet, bir hasta adama tabi olamaz. Türkiye’nin bugün ekonomik reformları, insan haklarını ve bölgesel etkinliğini gerçekleştirmesi için her şeyden önce istikrara ihtiyacı vardır. Ama bu, hasta yatağından sağlanamaz..."
Hemen hemen bu tüm yabancı gazeteler, bu durumda artık Ecevit’in çekilmesi gerektiğini savunuyorlar. Bu arada Türkiye’de pek çok kuruluşun ve halkın geniş bir kesiminin de bunu istediğini belirten "The Economist", "çıkar yol DSP’nin olağanüstü kurultayını toplayarak yeni bir lider seçmesi ve bu şahsın da başbakan olması"dır diyor.
***
DÜNYA basınındaki bu hava, bir süredir yabancı diplomatik çevrelerde de açıkça seziliyor.
Türkiye’yi yakından izleyen Batılı yetkililer de - aslında büyük saygı duydukları - Ecevit’in çekilmesinin kendisinin ve ülkesinin hayrına olacağına inanıyorlar. Aksi halde, Türkiye’nin belirsizlik içinde yüzeceğinden, ekonominin toparlanamayacağından, Avrupa ile yakınlaşmasının tehlikeye gireceğinden, Ankara’nın bölgedeki ve dünyadaki rolünün de zayıflayacağından kaygı duyuyorlar.
Bütün bunlardan çıkan sonuç, Türkiye’nin gerçekten kritik bir döneme girdiğidir.
Ancak böyle bir dönemde Türkiye’nin dışarıdaki imajı ve itibarı da çok önemli. Türkiye’nin bir "hasta başbakan" tarafından yönetilen bir "hasta ülke" görünümüne artık bir an önce son vermesi şart...