AYLARDIR tartışılan bir konu, yeni bir aşamaya girmek üzere: Kıbrıs Rum yönetiminin 2 yıl önce Rusya'ya sipariş ettiği S - 300 füzelerinin Girit Adası'na nakli kesinleşiyor. Atina'da varıldığı bildirilen mutabakattan sonra, Yunan ve Güney Kıbrıs teknik heyetleri önümüzdeki pazartesi günü Moskova'ya giderek, bu yeni anlaşmaya son şeklini verecekler.
Rus füzelerinin Güney Kıbrıs yerine Girit'te konuşlandırılması, aslında bu sorunu kökünden çözümlemiyor, sadece yeni bir şekle sokuyor.Diğer bir deyişle, S - 300 krizi, Akdeniz'den Ege'ye taşınıyor. Sorun bu kez Türkiye ile Yunanistan'ı, hatta NATO ile Rusya'yı karşı karşıya getirebilecek farklı bir boyut alıyor.
* * *
KLERİDES yönetimi iki yıl önce Rusya'dan S - 300 siparişini verdiğini açıkladığı zaman, buna gerekçe olarak, Güney Kıbrıs'ın olası bir Türk saldırısına karşı kendisini korumak için bu modern silaha ihtiyacı olduğunu belirtmişti. Aslında o sırada Kıbrıs Rumları Yunanistan'la imzalanan "ortak savunma doktrini"ni hayata geçirmeye, bu bağlamda da adada üsler kurmaya ve Yunan uçaklarının Güney Kıbrıs'a rahatça gelebilmelerini sağlamaya çalışıyordu. Klerides bu hazırlıkları garantiye almak, bir çatışma halinde Türk uçaklarının operasyonlarını engellemek için Rus yapısı uçaksavar füzelerine sahip olmanın, bir avantaj sağlayacağını düşünmüştü.
Ne var ki Türkiye'nin sert tepkisi, ayrıca Batı'nın ve hatta BM'nin uyarıları karşısında, Rum yönetimi geri adım atmak ve geçen aralıkta füzelerin adaya getirilmeyeceğini açıklamak zorunda kaldı. O zaman Yunan hükümeti de, Klerides'i bu füzeler işinde ciddi bir hata yapmakla suçladı. Ancak Atina, bu yanlışı "düzeltme"nin yolu olarak, füzelerin Girit'e getirilmesi seçeneğini ortaya koydu...
* * *
BU seçenek, ilk bakışta Türkiye açısından, füzelerin Kıbrıs'ta konuşlandırılmasından daha az tehlikeli sayılabilir. Ama S - 300'lerin - Türk sahillerinde oldukça uzakta olmakla beraber -
Ege Bölgesi'ne kaydırılması, gene de güvenlik ve Türk - Yunan güç dengesi açısından sakıncalı görülüyor.
Rus füzelerinin Girit'te bulunması, NATO - ve ABD - için de oldukça sakıncalı. Bu adada NATO'nun önemli bir hava üssü, ABD'nin de geniş bir bölgeyi izleyen güçlü bir dinleme istasyonu vardır.
S - 300'lerin adaya gelmesi ile, ilk kez Rus silahları bir NATO üyesinin topraklarında üslenmiş olacak. Bu silahların konuşlandırılması ve personelin eğitimi herhalde Rus personelinin - özellikle başta - burada görevlendirilmesini gerektirecek. Ayrıca füze sistemine dahil olan Rus radarları, NATO için hassas sayılan bir bölgede, faaliyette bulunacak... Moskova, Soğuk Savaş döneminde yapamadığını, yani Ege'de askeri rolünü, böylece hissettirmek olanağını rahatça bulacak.
Bu aslında NATO'yu ve özellikle Washington'u (en azından Türkiye kadar) kaygılandırması gerektiren bir husustur. Bakalım bu kaygı bir yandan Atina, diğer yandan Moskova nezdinde ne gibi girişimlere yol açacak...
* * *
YUNAN ve Kıbrıs Rum Savunma bakanlarının bu konuda imzaladığı mutabakat metninin ve Moskova'da yapılacak görüşmelerin içeriği, herhalde şu anda sorulan bazı sorulara açıklık getirecek:
Füzeler Girit'te sadece "depolanacak" mı, yoksa "operasyonel" (yani her an kullanılmaya müsait) halde mi tutulacak? Füzelerin üsleneceği yeri Yunan askerleri mi, yoksa Kıbrıs Rumları mı kontrol altında tutacak? Bunları kullanmak yetkisi kimde olacak? Rus personel de üste görev alacak mı?
Yunan kaynaklarına bakılırsa, füzeler Kıbrıs Rumlarının malı sayılacak, ancak "ortak savunma doktrini" uyarınca, bu sistemin çalıştırılması yetkisi ve bunun kontrolü görevi Yunanistan'a verilecek.
Durum bu önemli ayrıntıların açıklanmasından sonra daha net olarak ortaya çıkacaktır. Ama şurası muhakkak ki, S - 300'ler, gerçekleşecek "nakli mekan"dan sonra da, bir sorun olarak kalmaya devam edecektir. Hem de daha geniş boyutlarla...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr