Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Oy sandığından General Pervez Müşerref için büyük destek çıkacağı belli idi. Pakistan liderinin Cumhurbaşkanı olarak 5 yıl daha işbaşında kalmasını sağlayan referandum sonucu, bu bakımdan kimseyi şaşırtmadı.
Nedeni basit: Tüm muhalefet partileri bu halkoyuna karşı boykot ilan ettiler. Dolayısı ile, sandıktan çıkan "evet" oylarının yüzde 98 olarak gösterilmesi, sadece referanduma katılanların desteğini yansıtıyor.
Peki, katılanların oranı ne? Bu henüz açıklık kazanmadı; ama resmi ağızlara göre katılım oranı yüzde 50'ye yakın. Muhalefete göre ise bu rakam, "şişirilmiş". Üstelik halkoylamasında bir sürü dalavere yapılmış, pek çok seçmen "evet" oyu kullanmaya zorlanmış... Yani, muhalefete göre, bu referandumun kendisi gibi sonucu da yasal ve geçerli değil. Her ne kadar yüksek mahkeme bunun aksini beyan ediyorsa da...
* * *
SONUCU belki bir süre daha tartışılacak olan bu referanduma neden gerek görüldü?
Bunun da nedeni basit: İki buçuk yıl önce bir askeri darbe ile yönetime gelen General Müşerref, "sivil" bir cumhurbaşkanı olarak pozisyonunu yasallaştırmak ve halkın desteğini tazelemek istiyor. 58 yaşındaki dünkü General, şimdiki Başkan, bir "misyon" üstlenmiş durumda: Pakistan'ı bir dizi siyasal ekonomik ve sosyal reformlarla modernleştirmek, istikrara ve de demokrasiye kavuşturmak...
Genelde darbe ile iktidarı ele geçiren generaller, hep böyle misyonlar yüklenirler. Ve işin başında referandum gibi "enstrümanlar" ile rejimlerini meşrulaştırmak isterler. 55 yıllık tarihinin 28'ini askeri yönetimler altında geçiren Pakistan'da bu çok sık rastlanmıştır. Örneğin, 1984'te General Ziya ül Hak da öyle hareket etmemiş miydi?
* * *
GENERAL Müşerref böyle bir referandum düzenlemekle ve görevini 5 yıl uzatmakla doğru mu yaptı, kötü mü yaptı? Halk ona gerçekten geniş destek verdi mi, vermedi mi? Pakistan toplumu bu sorulara yanıtlarında bölünmüş bulunuyor.
Ancak "Pervez'in hakkını Pervez'e vermek" de gerek. Generali Navaz Şerif yönetimini devirmeye sevk eden nedenleri unutmamalı. Pakistan'ın o dönemde nasıl bir yolsuzluk, sürtüşme ve kaos içinde yüzdüğünü hatırlamalı...
Tabii Müşerref askeri kesimden gelen selefleri gibi, önce "nizam - intizam" dedi, reformlar ve "demokrasiye dönüş" vaat etti. Düzeni kurmakta, bazı siyasal ve sosyal reformlara el atmakta gecikmedi. 11 Eylül'den sonra "yol seçimi"ni doğru yaptı, Afganistan kadar Pakistan'ı da tehdit eden "Talibancı" akımlara ve baskılara karşı direndi, bu yönde (örneğin iki radikal grubun yasadışı edilmesi, Hindistan'la neredeyse savaşa sürükleyecek teröristlerin saf dışı edilmesi gibi) cesur adımlar attı. ABD'den ve Batı'dan sağladığı yardımlarla da ekonomiyi düzelme yoluna soktu...
* * *
BUNLAR tablonun olumlu yanını oluşturuyor. Referandumda destek oyu verenlerin önemli bir kısmı herhalde bunları dikkate almış olmalı.
Tablonun olumsuz yanına bakanlar ise ya dinci radikal kesime veya Navaz Şerif'in ve Benazir Butto'nun başında bulunduğu muhalefet partilerine mensup olanlardır. Bunlar Generali "kamufle bir askeri rejimi" sürdürmekle suçluyor.
Aslında en doğrusunu galiba Pakistanlı yorumcu Hüseyin Hakkani söylüyor: "Artık Müşerref'in Pakistan'ın bir 'kurtarıcısı' gibi davranmaya son verip, gerçek bir 'lider' olarak hareket etmesi zamanı gelmiştir"...