Wikileaks’te yayımlanmakta olan gizli belgelerin Türkiye ile ilgili olanları, Türk-Amerikan ilişkilerini nasıl etkileyecek?
Bu sorunun yanıtına geçmeden önce, Wikileaks’in elinde Türkiye ile ilgili sekiz bine yakın belge bulunduğunu ve şu ana kadar bunların ancak yüzde beşinin açıklandığını anımsatalım.
Yayımlanmış olanlar, Türk-Amerikan ilişkilerini sarsacak cinsten değil. Ama bundan sonra gelecek olanların ne içerdiğini bilmiyoruz. Bu bakımdan tam bir fikir edinmek için, bütün kriptoların açıklanmasını beklemek gerek.
Ancak Washington’da bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun söylediklerine bakılırsa, “Türkiye dış politikasını, bir başka ülkenin diplomatları üzerinden yürütmez. Dolayısıyla bu belgeler Türk-Amerikan ilişkilerinde bir değişikliğe sebebiyet vermez...”
İyi bir rastlantı
Washington’da Amerikalı meslektaşı Hillary Clinton ile görüşen Davutoğlu, bu sözleri “bilerek” yani tüm belgeler hakkında edindiği bilgilerin ışığında söylemiş olsa gerek.
Bu bakımdan Bakan’ın Washington ziyaretinin tam da Wikileaks’te açıklamaların ilk yapıldığı güne rastlaması, bir şans ve Türkiye açısından bir avantaj olmuştur.
Davutoğlu’nun bu sözleri Bayan Clinton ile görüşmesinin ardından söylemesi, Wikileaks’in yayınları yüzünden iki devlet arasındaki ilişkilerin bozulmasına izin verilmemesi yönünde bir mutabakat sağlandığını gösteriyor.
Ancak Wikileaks’teki açıklamaların, hiçbir şey olmamış gibi, pas geçilmesi de pek olası görünmüyor doğrusu... Bu olayın kamuoyunda bir iz bırakmaması olanaksız. Diplomatik temaslarda dahi bu olayın yarattığı kuşku ve güvensizlik herhalde hissedilecektir. Türk yetkililer görüşmelerinde daha ihtiyatlı ve çekingen davranacaktır.
Bu olayın etkisi sadece Türk-Amerikan ilişkileri üzerinde değil. Wikileaks’te yayımlanan belgelerin bir kısmı, Türkiye’nin diğer ülkelerle ilişkilerini de kapsıyor. Örneğin Azerbaycan liderinin Türkiye hakkındaki görüşleri, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın İran krizindeki duruşu ile ilgili açıklamalar, bu ikili ülkelerle ilişkilerde bir tatsızlık veya rahatsızlık yaratabilir. Tabii, mevcut ilişkileri temelde sarsmadan...
Ciddi hasar
Wikileaks’in ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan 251.287 adet “gizli belge”yi ele geçirerek internet üzerinden patlattığı bomba, bir yandan ABD ile pek çok ülke arasında, diğer yandan çeşitli ülkelerin kendi aralarında ciddi sıkıntılar, hatta krizler yaratacaktır.
Amerikan diplomasisi, bunun yol açtığı büyük hasarı onarmakta çok zorlanacaktır.
Bundan böyle ABD diplomatları dış ülkelerde eskisi gibi rahat çalışamayacaktır. Hatta ABD yönetiminin birçok önemli başkentteki büyükelçilerini geri çekmesi gerekecektir.
ABD yönetimi bundan sonra, son uğradığı “siber atağı”nın ışığında, gereken önlemleri almak zorunda kalacaktır. Örneğin “kaçak” olan Wikileaks’in patronu Julian Assange’nin yakalanması gibi... Veya diplomatların çektiği “kripto”ların merkezde “siber” saldırılarından ve bilgi sızdırma operasyonlarından korunmasını sağlayacak sistemlerin geliştirilmesi gibi.
Her şey bir yana, bu olay, diplomasiyi sanal âlemin içine sokmuştur. Şimdi uluslararası sürtüşmeler, dünya kamuoyunun gözü önünde, bu sanal ortamda cereyan ediyor artık...