Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Bu, ülkenin nispeten güvenli bölgesi sayılan başkent Kâbil'in de şiddet eylemlerine sahne olduğunu gösteriyor. Ve Bölge Komutanlığı'nı üstlenen Tuğgeneral Kasım Erdem'in görevinin zor ve tehlikeli olduğunu da hatırlatıyor.Aynı şey, personel sayısı 750'den 1150'ye çıkarılan Türk birliği için de söylenebilir.Gerçi Türk birliği sadece Kâbil kenti içinde görev yapıyor. Görevi de devriyenin yanı sıra, daha çok, Afgan halkına çeşitli alanlarda -sağlıktan eğitime kadar- destek olmaktır. Yani, örneğin, çok daha tehlikeli olan güney bölgesindeki NATO gücü gibi, Taliban -veya El Kaide- ile savaşmak değil.Değil ama, görev ne kadar sınırlı olursa olsun, Kâbil ne ölçüde güvenli sayılırsa sayılsın, Afganistan'da "asker olmak" güç ve riskli bir iş... Türkiye'nin Afganistan'da, NATO'nun Kâbil Bölge Komutanlığı'nı devraldığı bir günde, rejim karşıtlarının bir intihar saldırısı düzenlemesi (ve bu olayda 6 sivilin ölmesi), kötü bir rastlantı... Ne var ki Türkiye bu konuda oldukça deneyimli. Nitekim Türk Silahlı Kuvvetleri dün komutanlık görevini de üçüncü kez üstlenmiştir.İlk kez bir Türk komutan Haziran 2002'de ISAF'ın (Uluslararası Güvenlik Destek Gücü) başına geçmiştir... Benzer bir görev Şubat 2005'te (ISAF'ın yedinci dönemi) gene bir Türk generaline verilmiştir... Ve şimdi gene bir Türk komutan Fransa'dan devraldığı komutanlığı 8 ay yürütecek ve bu dönemin bitiminde görevini bir İtalyan meslektaşına teslim edecek...2002'den bu yana Türk komutanlarının ve orada görev yapan Mehmetçiğin başarılı performansı, tüm NATO ve BM camiasının takdirini kazanmış durumda. Afganlar için de en gözde askerler, Türkler...Bunun nedenini NATO'nun Afganistan'daki eski özel temsilcisi Hikmet Çetin şöyle anlatıyor: "Türk askeri orada Afgan halkının yararına çok şey yapıyor, çocukların eğitimine, sivillerin sağlığına, ülkenin imarına, bölgenin kalkınmasına yardımcı oluyor. Vardak'ta faaliyette bulunan İl İmar Takımı (PRT) halkın sempatisini kazandığı gibi, başkalarına da örnek oluyor. Zaten Afganlar eskiden beri Türkiye'ye büyük hayranlık ve sevgi beslerler. Türk askerine de ülkeyi işgale gelen değil, kurtarmaya ve yardıma koşan dostlar olarak bakıyorlar...Aslında Afganistan son 6 yıl içinde NATO'nun desteğiyle adeta kabuk değiştirmiş, siyasal ve sosyal yapısı önemli ölçüde değişmiştir. Örneğin, bugün 2 milyon kız çocuğu ilkokulda okuyor. 249 sandalyeli ulusal meclisin 62 üyesi kadın. 3. kez Türk komutan Tabii bu gelişmelere rağmen Afganistan'da iyi gitmeyen şeyler de var. Bunların bir kısmı -uyuşturucu trafiği ve yolsuzluklar gibi- "eski huylar"... Ama esas "yeni tehlike", ülkedeki istikrarsızlık ve güvenlik sorunu...Taliban ve El Kaide, yeniden varlık gösteriyor. Bazı yerlerde Kâbil'in otoritesi yok bile. NATO'nun 36 bin kişilik çokuluslu gücü, bazen Taliban veya El Kaide eylemcileri karşısında güçsüz kalıyor.Hikmet Çetin'in de belirttiği gibi bu durum NATO'nun bu ülkedeki işinin ne kadar zor, ama oradaki varlığının da ne kadar gerekli olduğunu gösteriyor.Aslında Başbakan Hamid Karzai, ülkeyi barış ve istikrara kavuşturmak için, bazı cesur adımlar da atıyor. Nitekim dün açıkladığına göre, hükümet Taliban ile direkt temas kurmuş. Hatta kendisi de bir uzlaşmaya varmak umuduyla Taliban'ın önde gelenleriyle görüşüyormuş...Bu diyalogdan sonuç çıkıp çıkmayacağını göreceğiz. Ama şimdilik şiddet ve huzursuzluk devam ediyor. Başkent Kâbil'de bile... skohen@milliyet.com.tr Zor ama gerekli