Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, geçen hafta bu köşede çıkan Kıbrıs'la ilgili yazımız üzerine, yoğun temasları arasında bize görüşlerini açıklamak üzere bir mektup yazmak için vakit ayırdı.
Biz yazımızda Kıbrıs müzakere sürecinin tıkanmasına rağmen, Türk tarafının, pragmatik bir yaklaşımla, "masaya oturmayan taraf" durumuna düşmemesi ve görüşmelere, bulunabilecek yeni bir formül ile, katılma hususunda esnek davranması gerektiğini belirtmiştik.
Denktaş, mektubunda son aracılı görüşmelerde "durma" noktasına yeniden gelinmesinin sadece Genel Sekreter'in ortaya koyduğu görüşlerden kaynaklanmadığına işaret ediyor ve şöyle diyor: "Genel Sekreter'in açıklaması, beşinci turda De Soto'nun bize kabul ettirmek için verdiği uğraşın benimsendiğini göstermiş ve götürülmek istediğimiz köyün minareleri iyice ortaya çıkmıştır. Bu görüşün arkasında AB ve İngiltere de vardır".
* * *
DENKTAŞ Türk tarafının nereye götürülmek istendiğini şöyle anlatıyor:
"Önümüzdeki koşullara bakınız: AB'ye giriş esas hedeftir. AB normlarına ters düşmeyecek, egemenlikten bahsedilmeyecek (çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenliği devam etmektedir), statü konusunu gündeme getirmeyeceğiz (fakat Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB süreci bütün hızı ile devam edecek), AB ülkeleri Rumlara Türkiye ve Kıbrıs Türkleri Kıbrıs'ın AB'ye girişini veto edemez diye cesaret verecek... AB, Kıbrıs'ın üyelik müracaatının yasadışı olduğunu ve iki uluslu, çift dine ve dile sahip bir adada sadece bir tarafın istemi ile Kıbrıs'ı üye yapmanın büyük bir hata olduğunu er geç anlayacaktır."
KKTC lideri mektubunun sonunda ABD Başkanı Clinton'ın Kıbrıs özel temsilcisi Alfred Moses'in adadaki son temasları sırasında "Kuzeyde de bir hükümet vardır" şeklindeki sözüne değinerek şöyle diyor: "Moses'in açıklaması Rumları rahatsız etmiştir. Tek başınıza tango olmaz... Görüşmelerin başlayabilmesi için bu gerçeklerin başlangıç noktası olması gerekir"...
* * *
DENKTAŞ son günlerde müzakere sürecinin yeniden başlamasını sağlamak için bölgeye gelen Sir David Hanney ve Alfred Moses'e bu görüşlerini açıkladı ve eski şartlarla masaya oturmama konusundaki ısrarını da ifade etti. Herhalde yakında Lefkoşa'ya gelmesi beklenen BM Genel Sekreteri'nin özel temsilcisi De Soto da aynı mesajı alacak.
Bununla beraber öyle anlaşılıyor ki, özellikle Başkan Clinton'ın özel temsilcisinin yeni bir görüşme şekli konusunda getirdiği bazı yeni fikirler üzerindeki temaslar devam edecek.
Mektubunda ABD'yi - ve İngiltere'yi - kabul ettirilmek istenen görüşlerin arkasında olmakla suçlayan Denktaş'ın, ABD temsilcisi Moses'in son açıklamasından olumlu söz etmesi, anlamlıdır.
Bu, henüz görüşmelerin yeniden başlatılması için sihirli bir formülün bulunduğu anlamına gelmiyor. Ama "çözümle ilgili çevrelerin" (buna ABD, AB, BM dahildir) bu işin peşini bırakmayacakları ve baskılarını sürdürecekleri de - görünen köy kadar - belli oluyor...
* * *
DENKTAŞ Kıbrıs'la ilgili tıkanıklığın en önemli nedenlerinden birini, AB'nin Rum yönetimine üyelik konusunda cesaret vermesine bağlıyor. Mektubun bir yerinde şöyle bir ifade var: "AB Yeşil Hat'ta Türkiye ile hemhudut istemiyorsa, Yunanistan'ın şantaj yolu ile AB ülkelerini içine düşürmek istediği macerayı herhalde görecektir. AB ülkelerinin Rumların hatırı için Türkiye'den gözden çıkaracakları varsa, AB'nin Türkiye'ye yararı yeniden gözden geçirilmelidir".
Denktaş bu sözlerle AB'nin tavrının sonuçta Türkiye ile AB'yi karşı karşıya getirebileceğini öne sürüyor ve Ankara'ya da - AB'nin Türkiye'de sıcak bir gündem maddesi olduğu şu günlerde - nasıl bir tavır almasını beklediğini açıklıyor...