Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları



DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül'ün İslam Örgütü Konferansı zirvesi için gittiği Malezya'da düzenlenen İKÖ İş Forumu'nda yaptığı konuşma maalesef basına yansımadı. Oysa İslam dünyasının önde gelen devlet adamlarının katıldığı toplantıda Bakan'ın söyledikleri anlamlı mesajlar içeriyordu. Bu konuşma bir bakıma Gül'ün geçen mayısta Tahran'daki İKÖ Dışişleri bakanları konferansında verdiği mesajların teyidi ve devamı niteliğini taşıyordu.
Gül'ün belirttiği başlıca noktaları şöyle özetleyebiliriz:

  • İslam ile modernizasyon karşıt kavramlar değil. "Türk deneyimi" İslam kültür ve geleneklerinin bireylerin yaşamında etkin olduğu toplumlarda, siyasal, ekonomik ve sosyal gelişmenin pekala mümkün olduğunu gösteriyor. Manevi değerler ile çağdaşlaşma ve modern yaşam arasında uyum sağlanabilir...
  • Müslüman toplumlar, demokrasi, eşitlik ve sosyal haklar alanında yüksek standartlara ulaşamadı. Ancak bu zorlukların üstesinden gelme ve bu yüksek standartlara ulaşma konusunda, özellikle genç kuşaklarda giderek yaygınlaşan bir arzu var... Türkiye'de geleneksel değerlere dayalı bir partinin kurduğu hükümet, liberalleri dahi şaşırtan reformları gerçekleştiriyor. Türkiye'de bugün her şey mükemmel olmasa dahi, değişimi ve yenilenmeyi gerçekleştirme yönünde dinamik bir süreç başlamıştır...
  • Müslüman toplumların rahatsızlıkları tedavi edilebilir, zorluklar yenilebilir ve kurumlar yeniden yapılanabilir. Ancak, çözümü en zor görünen sorunlar, aslında bazı Batı toplumlarında görülen ırkçılık, yabancı düşmanlığı, antisemitizm, materyalizm, şiddet, uyuşturucu gibi problemlerdir. Bu, herkesçe ele alınması gereken bir meseledir...
    ***
    DIŞİŞLERİ Bakanı Gül, Malezya'daki bu konuşması ile daha önce Tahran'daki konferansta gösterdiği açık sözlülüğü, cesareti ve sağduyuyu sergiledi.
    Bakan'ın Tahran'daki toplantıda Müslüman ülkelere demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, siyasal katılım, sosyal reformlar alanında yeni bir tavır almaları ve "evlerini yeni bir düzene sokmaları" çağrısında bulunması şaşkınlıkla birlikte büyük ilgi ve takdir toplamıştı.
    Benzer tavsiye ve çağrılar içeren Malezya'daki konuşması da, 57 üye ülkenin liderlerinin ve önde gelen yetkililerinin dikkatini çekmiştir.
    Gül'ün konuşmasının sonunda ırkçılık, antisemitizm, yabancı düşmanlığı, şiddet gibi illetlerden söz etmesi ve bu meselelerin bundan sonraki bir forumda ele alınmasını önermesi, anlamlı karşılanmıştır. İlginç olan bir nokta da, ev sahipliği yapan Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed'in uzun açılış konuşmasının bir yerinde dünyanın Yahudiler tarafından yönetildiğini iddia etmesidir. Antisemitik sayılan bu sözler tepki yaratmış, Bush ve Putin dahil, birçok lider bu tavrı kınamıştır...
    ***
    MALEZYA'daki zirvede yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de İslam dünyasında ciddi bir yenileme ve reform sürecine ihtiyaç olduğunu ve bu yönde cesur kararların alınması gerektiğini belirtmiştir.
    Sezer'in ve Gül'ün konuşmaları ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun son demeçleri bir arada değerlendirildiğinde, Türkiye'nin İslam ile reform ve modernizasyon arasındaki ilinti konusundaki anlayışı ve vizyonu ortaya çıkıyor. Türkiye'nin bu alanda sahip olduğu deneyim gerçekten İslam dünyası için bir örnek oluşturuyor.
    Geniş İslam dünyasını temsil eden İKÖ'nün de yeniden yapılanmaya ve günümüzün sorunlarına ve ihtiyaçlarına cevap verecek yeni politikalara ihtiyacı olduğu da açık. Zirve vesilesi ile bunu dile getirenler oldu. Ancak bu zirveden çıkan sonuç, ne yazık ki bu konuda pek umut verici sayılmaz...