Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kimileri için güvenlik ile demokrasi arasında bir seçim yapmak gerekiyorsa, öncelik güvenliktir. Kimilerine göre ise, tercih ikinci şıktır...
Meseleyi o kadar basit bir şekilde ortaya koymak herhalde doğru değil, ama Norveç sahne olduğu dehşet verici terör saldırısından sonra dahi, bu iki seçenek arasında ağırlığı “açık toplum”dan yana, demokrasiden yana koyuyor.
Norveç liderlerinin son konuşmaları, cani Anders Breivik’in 76 kişinin hayatına mal olan çifte saldırısının, onların bu konudaki inançlarını sarsmadığını gösteriyor.
Başbakan Jens Stoltenberg önceki gün, halkını şiddet karşısında açık toplum değerlerini terk etmek yerine aksine bu değerlere daha sıkı bağlanması gerektiğini savundu ve “şiddette karşı yanıtımız daha çok demokrasi, daha çok açıklık, daha çok siyasal katılımdır” diye konuştu.
Ancak Norveç Lideri bir başka demecinde güvenlik konusu üzerinde durdu ve şu ifadeyi kullandı: “Açık toplum değerlerini sürdürmek ile güvenlik tedbirleri almak, birbirine zıt değildir.”

Polisin Aczi
Norveç Başkanı bu sözleri, son terör olayının yol açtığı “güvenlik zaafı” iddiaları üzerine söylemek ihtiyacını duydu.
Gerçekten bu olay Norveç’in ne kadar hazırlıksız olduğunu gösterdi. Katilin Oslo’nun merkezinde resmi binaları hedef alan bombalı saldırısı, beklenmedik bir olaydı. Norveç istihbarat ve güvenlik makamları böyle bir eyleme hiç ihtimal vermemiş, bu alanda hiçbir çalışma yapmamıştı.
Ama asıl fiyasko, katilin Oslo’daki eylemin hemen ardından Utöya Adası’ndaki gençlik kampına karşı giriştiği saldırı sırasında güvenlik güçlerinin aciz duruma düşmesi oldu.
Polisleri adaya götürecek helikopter, personeli yazlık izinde olduğu için, zamanında kalkamadı. Polis botu ise yolda bozuldu... Sonuçta Breivik kamptaki gençlere bir saat boyunca ateş yağdırdıktan sonra polis adaya ulaşabildi...
Aslında bu “güvenlik zaafı”nın demokrasi ile, “açık toplum değerleri” ile pek ilgisi yok. Bu laçkalık, Norveç’in öteden beri kendisini çok sakin, rahat ve güvenli bir ülke saymasından kaynaklanıyor.
Artık Norveçliler, kendi ülkelerinin de şiddetten, terörden uzak olmadığını -çok acı bir fatura ödeyerek- öğrenmiş oldular.

Orası Norveç...
Hafta içinde öncelikle güvenlik zaafını inceleyecek bir Komisyon kuruldu. Hükümet, bu olaydan gereken sonuçları çıkarıp bu tür saldırıların tekrarlanmaması için güvenlik önlemleri alacak.
Bu tedbirlerin ne olacağını yakında göreceğiz. Örneğin şimdiye kadar silah taşımayan polisin eline silah verilecek mi? Şiddete karşı daha etkin mücadele için yasal düzenlemeler yapılacak mı?
ABD’de 11 Eylül olaylarından sonra güvenlik faktörü öncelik kazanmış, bazı kısıtlamalar ve sıkıntılar pahasına yeni düzenlemeler yapılmıştı. İngiltere’de dahi bazı kısıtlayıcı tedbirler alınmıştı.
Norveç bu ülkeleri örnek almaya hevesli değil.
Norveç liderleri, demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini ve “açık toplum değerleri”ni zedelemeden de güvenlik sorunlarını halledebileceklerine inanıyorlar. Bu konuda ülkenin siyasal ve toplumsal özelliklerine de güveniyorlar...
Orası Norveç; ama gene de bu deneyim yakından izlenmeye değer...

NOT: Önümüzdeki hafta izinli olacağımdan yazılarıma kısa bir ara veriyorum.