Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



TÜRKİYE'nin Irak'a asker göndermesinin "istenip istenmediği" konusunda Washington'dan hala çelişkili sinyaller geliyor.
Önceki günkü yazımızda da belirttiğimiz gibi, ABD şimdi işi aceleye getirmemek eğiliminde. Bu tavır değişikliğinin bir nedeni, Irak'taki çeşitli grupların ve bu arada Geçici Yönetim Konseyi'nin Irak'ta Türk askerini - kendilerine göre çeşitli nedenlerden ötürü - istememesidir. Diğer bir neden de, Bush yönetiminin, Türkiye'nin öne sürdüğü bazı şartları ağır bulması ve bunları kabul etmesi halinde Irak'ta izlediği denge politikasının tehlikeye girmesinden korkmasıdır.
Akla şu soru geliyor: Acaba ABD bütün bunları yeni mi keşfetti veya diğer bir deyişle böyle tepkilerin geleceğini ve sorunların çıkacağını daha önceden kestiremedi mi? O ayrı bir konu. Gerçek şudur ki, ABD şimdi zaman kazanmaya yönelik bir "bekleme ve bekletme" politikası izliyor.
* * *
BU durum karşısında Türkiye ne yapabilir?
Önce ne yapmaması gerektiğini belirtelim: Irak'ın çeşitli kesimlerinden "Türk askeri gelmesin" sesleri yükselirken ve ABD'den de aksine bir ses çıkmazken, Türkiye'nin oraya zorla kuvvet göndermesi söz konusu olamaz.
Peki, yeni durum karşısında Türkiye'nin seçenekleri nedir?
* Şıklardan biri, Ankara'nın kesin bir tavır alarak "madem ki Türk askeri istenmiyor veya buna ihtiyaç duyulmuyor, biz de bu işten vazgeçiyoruz" mesajını vermesidir. Ancak bu takdirde hükümetin asker göndermeme konusunda son ve kesin bir karar alması, yani yeni zikzaklar çizmemesi gerekir...
* * *
BÖYLE bir tutumun avantajı şu: Hükümet ve AK Parti popüler olmayan asker gönderme kararından vazgeçmekle, adeta bir yükü omuzlarından atmış, rahatlamış olacak... Dış ilişkilerde de böyle bir rahatlama olabilecek: Örneğin Irak'taki çeşitli kesimler (Konsey, Kürt grupları, vs.) ayrıca Arap ve İslam alemi, AB'nin önde gelen bazı ülkeleri bu tavrı olumlu karşılayacak. ABD'nin de buna karşı çıkması halinde, Ankara rahatlıkla "biz elimizden geleni yaptık, ama siz yapamadınız" diyebilecek...
Buna karşılık, böyle bir tavrın sakıncaları da var. Türkiye'nin Irak'ta neden bir askeri varlık bulundurmak istediğini anımsayalım: Başlıca amaç Kuzey Irak'ta "Kürt ulusal oluşumu"nun denetlenmesi ve sınırlandırılması, Türkmenlerin güvenliğinin ve haklarının korunması, Irak'ın yeni siyasal ve ekonomik yapılanmasında söz sahibi olunması ve rol oynanması değil midir? Eğer Türkiye bu pozisyondan vazgeçerse, bu amaçlara ters düşecek gelişmeler karşısında zayıf ve çaresiz duruma düşebilir. Gerçi o zaman gerek görülürse, bir şekilde müdahale edilebilir; ama bu da başka komplikasyonlara yol açar...
* * *
İKİNCİ bir şık, Meclis'ten çıkan tezkereyi yedeğe alıp beklemek, ABD ve diğer ilgili taraflarla temasları sürdürmek, gelişmelere göre karar vermektir.
Bunun bir sakıncası, bekleme sürecinde Irak'taki Konsey'in ve ABD'nin Ankara'ya bazı yeni koşulları kabul ettirmek istemesi olasılığıdır. Ama buna karşılık bunun avantajı da Türkiye'nin kendi koşullarını öne sürdüğü pazarlıkta (örneğin askerlerin görevlendirileceği yer, kuvvetlerin sevk edileceği güzergah, PKK / KADEK ile mücadele gibi konularda) elinin daha güçlü hale gelmesidir.
Bu ikinci seçenek en azından bu aşamada akla daha yakın geliyor...