Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tıpkı gene kendi kamuoylarının muhalefeti nedeniyle "Evet, ama..." pozisyonunu alan Avusturya, Danimarka gibi bazı üye ülkelerin liderlerinin yapabileceği gibi...Ama ne Brükselde, ne de diğer başkentlerde, hiç kimse aralık zirvesinde herhangi bir üye ülkenin Türkiyeyle müzakerelerin başlamasına karşı çıkacağını veya vetosunu kullanacağını tahmin etmiyor.Peki, Kıbrıs - ve de Yunanistan - buna dahil mi? Kıbrıs Rum lideri Tassos Papadopulos "vetosunu kullanabilir de, kullanmayabilir de" mesajını veriyor. Yunanistan Ankaraya desteğinin devam ettiğini belirtmekle beraber, son çıkan gerginliği bir koz olarak kullanmak eğiliminde görünüyor.Ama bizim edindiğimiz izlenim, her şeye rağmen, karar günü geldiğinde Papadopulosun da vetosunu kullanmayacağı, Başbakan Kostas Karamanlisin de "hayır" demeyeceğidir...* * *GÖRÜNÜŞE göre Papadopulos yönetiminin stratejisi şu: AB içindeki Türkiye tartışmalarını fırsat bilip kendi şartlarını gündeme getirmek ve 17 Aralıka kadar, Türkiyeden birtakım tavizler koparmak. Diğer bir deyişle Rum tarafı, "Bu arada ne koparsak kârdır" kafasıyla gidiyor.İstedikleri ne? Türk askerinin adadan çekilmeye başlaması, Ankaranın Rum yönetimini "Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak tanıması, Kıbrıs Rum bandıralı gemilere limanlarını açması...Türkiye ise asker çekme konusundaki şartı kesinlikle reddediyor. Rum hükümetinin tanınmasının aralık zirvesinden sonra gündeme gelebileceğini belirtiyor.Bu durumda, Rum tarafı istediğini elde edemezse, vetosunu mu kullanacak? AB yetkilileri buna müsaade edilemeyeceğini söylüyorlar. Ama doğrusu bazısı da, bu arada "Kıbrısı tatmin edecek bazı düzenlemelerin yapılmasının, yararlı olacağını" da belirtmekten geri kalmıyor...* * *YUNANİSTANa gelince, son zamanlarda Türk ve Yunan başbakanları arasında sıkı bir dostluk ve iyi bir diyalog kuruldu. Karamanlis her fırsatta Türkiyenin üyeliğine tam destek verildiğini beyan etti.Bu havanın son günlerde bozulmasının sebebi ne?Olimpiyatlar nedeniyle Egede durdurulan uçuşlar yeniden başladı. Açıkçası Türkiye, kendi hava sahası içinde saydığı bölgede uçuşlarını tekrar başlattı. Yunanistan da, kendi görüşüne göre, bunu gene kendi hava sahasının ihlali saydı. Tıpkı "eskiden olduğu gibi"...Bir bakıma uçuşların eskisi gibi yapılması, "yeni bir olay" değil. Ama Atina bunu yeni bir gerginlik konusu yapmış bulunuyor. O da belki, AB zirvesi öncesi, Ankaranın uçuşlardan vazgeçmesi gibi bir koşulu yerine getirmesini bekliyor. Veya Papadopulosun isteklerinin kabul edilmesini sağlamaya çalışıyor.Atina da galiba "Bu arada ne koparılsa kar kalır" düşüncesiyle hareket ediyor. Ne var ki, bunun kazançtan çok zarar getirmesi riski var. En büyük zararı görecek olan da, Türk - Yunan ilişkileridir. skohen@milliyet.com.tr FRANSA AB zirvesinde "Hayır" der mi?.. Cumhurbaşkanı Jacques Chiracın daha çok iç politika kaygılarından kaynaklanan tereddütlerine rağmen, 17 Aralıkta Türkiyeyle müzakerelerin başlamasına engel olacağına hiç ihtimal verilmiyor. Olsa olsa beklenenden biraz daha ileri bir tarih ve Komisyon raporunda yer alan bazı şartlar üzerinde ısrarlı davranabilir...