Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kafkasya'da bir bu eksikti! Bölgedeki ülkeler arasında - ve kendi içlerinde - yeterince sorun yokmuş gibi, şimdi bunlara bir de Hazar huzursuzluğu eklendi.
Gerginlik Azerbaycan ile İran arasında. Azeriler, BP'nin başını çektiği ve TPAO'nun da dahil olduğu güçlü bir konsorsiyumun desteği ile, Hazar Denizi'nde (kendi kıyılarının "sektörü"nde) petrol ve doğalgaz araştırmaları yapıyor. Bu sektörde hak iddia eden İran, iki hafta önce, araştırma yapan iki Azeri gemisini, o noktaya hücumbotları ve savaş uçakları sevk ederek, bölgeyi terk etmeye zorladı. Azerbaycan olayı sert biçimde protesto ederken, BP şimdilik çalışmalarını durdurmaya karar verdi.
Mesele, diğer "kıyıdaş" ülkelerin ve son olarak da Türkiye'nin de araya girmesi ile uluslararası boyutlar aldı.
* * *
HAZAR'ın statüsü, bir süredir tartışılan bir konu. Ancak bu kez gerginlik yaratan olay, İran'ın araştırmalara başlayan Azerbaycan'ın ve onunla işbirliği yapan konsorsiyumun kuvvete başvurarak üzerine gitmesi.
Görüştüğümüz bir Azeri diplomatın deyişi ile, İran'ın bu davranışı, iki ülke arasındaki dostluğa ve uluslararası normlara hiç uymayan bir "zorbalık" niteliğini taşıyor. Bu tavrın devam etmesi halinde, Bakü ile Tahran arasındaki ilişkiler bundan zarar göreceği gibi, bu huzursuzluk bütün bölgeyi etkileyecek ve yeni gerginlikler yaratacaktır.
Nitekim şimdiden bu anlaşmazlığın, bölgede bir "cepheleşme"ye yol açtığı görülüyor. Türkiye, Rusya, Kazakistan - ve uzaktan ABD - bu konuda Azerbaycan'a destek veriyor. Türkmenistan - ve Ermenistan - ise İran'ın yanında yer alıyor.
* * *
AZERBAYCAN ile İran arasındaki sürtüşmenin nedeni, her şeyden önce Hazar'ın "göl mü, deniz mi" olduğu konusundaki anlaşmazlıktan kaynaklanıyor. Azerbaycan - ve onu destekleyen ülkeler - Hazar'ı deniz olarak kabul ediyor ve dolayısı ile burada uluslararası deniz hukuku kurallarının uygulanması gerektiğini belirtiyor. İran'a göre ise, Hazar bir göldür ve "kıyıdaş beş ülke" (İran, Azerbaycan, Rusya, Kazakistan, Türkmenistan) petrol ve gaz rezervleri bulunduğu tahmin edilen "sualtı sektörleri"ni eşit olarak paylaşmalıdır.
Denizin dibinde herkesin iştahını kabartan 330 milyon ton petrol ve 400 milyar metreküp doğalgaz rezervlerinin bulunduğuna ilişkin tahminler, "Hazar'ın hukuki statüsü" konusunu, çok ciddi bir siyasi ihtilafa dönüştürmeye yetiyor...
* * *
TÜRKİYE'nin tutumu, bu sorunun ilgili ülkelerce zora başvurulmadan, görüşme yolu ile halledilmesi yönündedir. Bu husus, son "olay"dan sonra İran'a verilen nota ile de teyit edilmiştir.
Türkiye'nin ağırlığını Azerbaycan'dan yana koyması sadece Azerilere karşı beslenen "kardeşçe duygular"dan değil, aynı zamanda Azeri petrol ve gazına verilen önemden de kaynaklanıyor. Konuştuğumuz bir Türk uzmanının deyişi ile, "ilk bakışta Bakü - Ceyhan projesi ile Hazar sorunu arasında bir ilinti yok; ama Azerbaycan'ın kendi sektörüne hakim olması ve petrol ile gazı üretmesi, Türkiye'nin stratejik ve ekonomik çıkarlarının da gereğidir".
Ankara'nın son olarak Bakü'nün lehinde net bir tavır sergilemesinin nedeni de budur...