Londra muhabirimiz Zafer Arapkirli'nin bugün yan sayfadaki yazısında sözünü ettiği Britanya'daki "tarihi boşanma", aslında Avrupa'da giderek yaygınlaşan yeni bir akımın son halkasını oluşturuyor.
Bu, yerel özerklikten daha geniş otonomiye ve hatta bağımsızlığa kadar çeşitli varyasyonları olan bir akım.
Bu akımın temelinde milliyetçilik ve ayrılıkçılık duyguları yer alıyor.
Önümüzdeki hafta İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'da yapılacak seçimlerle Britanya gerçi parçalanıp yok olmuyor, ama bu üç bölge artık "merkez"den yönetilmekten kurtuluyor ve oldukça geniş bir özerkliğe kavuşuyor. "Birleşik Krallık" gerçekte eski "birleşik" niteliğini de kaybetmeye yüz tutuyor..
* * *
BU "tarihi değişim"in benzer örnekleri, son zamanlarda Avrupa'nın başka yerlerinde de görüldü.
İspanya'da Bask bölgesi, elde ettiği özerklik statüsü ile, adeta "devlet içinde devlet" haline geldi. Buna rağmen, hala "dahası"nı isteyen, yani bu zengin bölgenin tamamen İspanya'dan kopup tam bağımsızlığa kavuşmasını arzulayan Bask milliyetçileri var...
İspanya'nın diğer bölgeleri de (toplam 17 bölge) belirli dozajlarda özerkliğe sahip. Bazı bölgelerde (örneğin Katalanlar arasında) milliyetçilik akımı giderek güçleniyor.
Benzer durumlar Fransa'dan (Korsika) İtalya'ya (Padania) kadar çeşitli ülkelerde de görülüyor. Buralarda da milliyetçi - ayrılıkçı hareketler siyasi örgütler (ve partiler) ile seslerini duyuruyor.
Tabii Avrupa'da bu akımın bölücülüğe kadar giden son örnekleri var: Bunlardan biri, "anlaşarak ayrılma"yı gerçekleştiren Çekoslovakya'dır. Şimdi Çekler ile Slovaklar, kendi egemen devletlerinin vatandaşları olarak yaşamlarını sürdürüyorlar.
Diğer örnek, daha dramatiktir: Yugoslavya'yı oluşturan eski federe cumhuriyetlerin ayrılması kısmen barış içinde (Slovenya, Hırvatistan ve Makedonya), kısmen de kanlı çatışmalarla (Bosna) gerçekleşti. Şimdi Kosova'da olup bitenler de, nüfusun çoğunluğunu oluşturan Arnavutların Belgrad'dan kopmak arzusunun bir sonucudur. Yugoslavya, birbirine düşman kesilen, birlikte yaşamak istemeyen farklı etnik ve dinsel toplulukların, "kavgalı boşanma"larının tipik bir örneğini oluşturuyor...
* * *
NE gariptir ki Avrupa'da bu milliyetçi - ayrılıkçı (hatta ırkçı) akımlar, tam da bu yaşlı kıtadaki ülkelerin entegrasyona ve birleşmeye doğru gittikleri bir sırada yaygınlaşıyor!
Kuşkusuz AB'nin kurulması ve genişlemesi, Avrupa tarihinin en önemli gelişmelerinden biridir. Bugün "onbeşler", siyasal, ekonomik ve sosyal bütünleşmeyi, eski "ulus - devlet" ve egemenlik kavramının üstünde sayıyorlar.
Bu, ortaya çok ilginç bir tablo koyuyor: Bir yandan giderek güçlenen, yaygınlaşan bir milliyetçi - ayrılıkçı akım... Diğer yandan da, "yeni bir Avrupa" konsepti ile bir araya gelen, egemenliğinden kısmen de olsa feragat eden bir başka akım...
Ve sonuçta, birbirine zıt iki ayrı istikamette giden bir Avrupa!..
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr