İsrail Başbakanı Ehud Barak'ın dün Ankara'ya yaptığı yaklaşık 7 saatlik "çalışma ziyareti"nin iki boyutu da, İsrail'in şu sırada Türkiye'ye verdiği özel önemi ortaya koymuş bulunuyor.
Bu boyutlardan biri, Ortadoğu barış sürecinde Türkiye'nin oynamaya başladığı rol ile ilgili.
Bu sürecin lokomotifi durumundaki ABD'nin dışında, Camp David zirvesinden sonra Mısır, Ürdün gibi Arap ülkeleri ve Fransa gibi AB üyeleri de, uzlaştırıcı çabalara katkıda bulunmaya çalışıyor.
Ancak Türkiye'nin ilk kez aktif olarak devreye girerek "kolaylaştırıcı" misyonunu üstlenmesi, taraflarca ciddiye alınmış görünüyor.Barak'ın Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in Filistin lideri Arafat ile yaptığı görüşmeden hemen sonra, Ankara'ya gelmek istemesi de, bunun bir belirtisi. Bir Türk diplomatının deyişi ile, "İsrail Başbakanı, Türkiye'nin rolünden bir şeyler ümit etmiş olmalı ki, böyle bir ziyareti yapmakta yarar gördü..."
Nitekim Barak'ın dünkü temaslarında Türkiye'nin şimdiye kadar harcadığı çabalar hakkında ilk elden bilgi aldığı ve gene Filistin tarafına aktarılması beklenen görüşlerini açıkladığı anlaşılıyor.
Böylece, Arafat gibi Barak da Türkiye'nin devrede kalmasını istediği ortaya çıkıyor.* * *
BARAK'ın Ankara ziyaretinin ikinci boyutu ise, ikili ilişkiler ile ilgilidir.
Bunun ağırlık noktasını "savunma ihaleleri"nin oluşturduğu aynı zamanda Savunma Bakanı olan Barak'ın, hem Başbakan Ecevit, hem Savunma Bakanı Çakmakoğlu ile yaptığı görüşmelerde açıkça belli oldu.
Hatta bazı gözlemciler, Barak'ı Ankara'ya gelmeye sevk eden asıl nedenin savunma ihalelerinde son zamanlarda çıkan bazı sorunların hallini sağlamak ve bu alanda iki ülke arasındaki işbirliğinin önünü açmak olduğu kanısındalar.İsrailliler bu konuya sadece "iki - üç ihaleyi kazanamama" gözü ile bakmıyorlar. Bir İsrail diplomatının deyişi ile, İsrail'in nazarında esas konu, "Türk - İsrail stratejik ilişkileri"dir. Nitekim Barak, dünkü temaslarında 1990'ların sonlarında çeşitli ortak projeler üzerindeki işbirliği ile gelişen bu ilişkilerin aksamaması ve yeni olanaklar yaratılarak geliştirilmesi gerektiğini vurgulamıştır...
İsrail, son olarak üç savunma projesi üzerinde beklediği sonucu alamadığı için düş kırıklığına uğramış ve bu duygularını da açığa vurmuştur. Bu projelerden biri, başta "ihalesiz" olarak İsrail'e verilmesi kararlaştırılan M - 60 tanklarının modernizasyonu ile ilgilidir. Sonradan ABD'nin devreye girmesi ile, bundan vazgeçilmiştir. İkinci proje, "casus uydu" ile ilgilidir. İsrail başta fiyat kırarak ihaleyi kazanmış görünürken, son dakikada Fransız hükümetinin araya girmesi ve rakip Fransız firmasının daha da düşük bir fiyat vermesi sonunda, İsrail firması dışlanmıştır. Nihayet üçüncü proje, saldırı helikopterleri ili ilgilidir. Bunda da, ABD'nin ağır basması sonucunda ihale bir Amerikan firmasına verilmiş, ancak İsrail - Rus şirketine de bir ikincilik şansı tanınmıştır.
* * *
BÖYLE büyük ihalelerde kıyasıya bir mücadele cereyan eder. Devletler de ağırlıklarını ortaya koyarlar. Alıcı durumundaki ülke, teknik özelliklerden fiyata kadar çeşitli kriterleri dikkate alır. Ama son tahlilde, kuşkusuz siyasi mülahazaların da bir etkisi olur. Yukarıda saydığımız ihalelerde tüm bu faktörlerin etkisi olmuştur muhakkak.
İsrail'de bu, "acaba Türkiye, İsrail'e karşı daha mesafeli mi davranmak istiyor" sorusuna yol açmıştır. Üst düzey bir Türk yetkilisinin deyişi ile "bunu İsrail'e karşı bir tavır değişikliği olarak görmek yanlıştır. Türkiye bu ihaleleri ticari ve teknik kıstasların yanı sıra çok boyutlu (yani ABD ve AB ülkeleri ile de) ilişkilerini dikkate alarak değerlendirmek zorundadır. Ama İsrail ile bir sorun veya sıkıntı yoktur. Savunma alanındaki işbirliği devam edecektir."Anlaşılan, Barak'a dün söylenenler de bu doğrultudadır. Nitekim İsrail tarafı, şimdi başka savunma ihalelerini kazanma konusunda etkinliğini kullanmaya kararlı görünüyor.
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr