İlk bakışta, Kıbrıs Rumları ile Türklerin yollarının ayrılmakta olduğu görülüyor: Referandumda "hayır" diyen Rum tarafı artık AB üyesi. "Evet" diyen Türk tarafı ise ABnin dışında kalıyor. Ancak AB ve ABD, KKTCye varlığını sürdürmesine yardımcı olacak bazı önemli adımlar atıyor. Örneğin, Kıbrıs Türkleri Güney yolu ile bazı mallarını dış pazarlara satabilecek... Yabancı turistler Rum kesiminden Kuzeye geçebilecek... AB, KKTCde ekonomik işlerden sorumlu bir temsilcilik açacak... Ayrıca gerek ABDnin gerekse ABnin gündeminde, KKTCdeki havaalanları ile limanlarının açılması konusu yer alıyor...***KUŞKUSUZ bunların hiçbiri, uluslararası camianın KKTCyi bağımsız bir devlet olarak tanımak niyetinde olduğu anlamına gelmiyor. Ayrıca birtakım ekonomik kısıtlamaların hafifletilmesi de, ambargo kaldırılıyor demek değil...Referandumdan hemen sonra Türkiyede KKTCnin tanınacağı ve ambargonun kaldırılacağı gibi beyanlar veya yayınlar, gereksiz beklentilere yol açtı. Kamuoyuna sanki arzu edilenler, mutlaka gerçekleşecek gibi sunuldu. Bunlar gerçekleşmeyince de, duyulan düş kırıklığı, hükümete, ABye veya başka ülkelere karşı kızgınlığa, öfkeye yol açtı...Oysa ki, Kıbrıs Rum tarafının - çözüm olsun olmasın - 1 Mayısta AB üyesi olacağı aylar değil, yıllardır söyleniyordu. Bu doğru veya yanlış, ayrı mesele. Ama gerçeğin bu şekilde karşımıza çıkacağı belli idi. Eğer Türk tarafı "hayır" deseydi, daha da kötü olacak, şimdi elde edilmekte olan bazı kazanımlar sağlanamayacaktı.Ambargo konusuna gelince, bu alanda bazı adımlar atılıyor ve bunları yenileri de izleyecek tabii. Ancak bunun için iyi hazırlanmak lazım. Örneğin dış pazarlara açılmak, sadece kısıtlamaların kalkmasıyla olmaz; üretim, yatırım, rekabet, iş bilirlik gibi ekonomik gerçekleri dikkate alan stratejiler geliştirmeye ihtiyaç var...***EĞER, uluslararası camianın desteğiyle, KKTC toparlanıp kendi ayakları üstünde duracak duruma gelirse, Kıbrıs Türklerinin Rumlarla birleşip ABye birlikte girememekten duydukları üzüntü de hafifleyebilir. Böyle bir rahatlama, halk oylamasındaki yüzde 65lik "evet" kesimine "Şimdiki durum öyle devam etse de olur" dedirtebilir.Biz Rum kesiminde "hayır" diyenler arasında çok kişinin "Birleşme olmasa da olur", düşüncesiyle hareket ettiklerini gözledik. Onların gerekçesi de şu: "Nasıl olsa refah içindeyiz, nasıl olsa AB üyesiyiz, Kuzey olmadan da kaliteli yaşamımızı sürdürebiliriz."Eğer bu görüş hakim olursa, ileride dahi birleşme olmaz! O zaman Kuzey de Güney de kendi yolunda gider... Ama bunun da olmaması ihtimali oldukça güçlü. Çünkü uluslararası camia adanın bölünmüş kalmasını istemiyor ve çözüm aşamasına girilmesi için yeni bir fırsatın çıkmasını bekliyor. Kıbrıs Rum liderliği de, ileride yeni girişimlerin başlayacağını umuyor ve bu bağlamda kendi planlarını hazırlıyor...Dolayısıyla, şimdilik "herkes kendi yolunda gidiyor" gibi görünse de, bu iş bitmiş sayılmaz... skohen@milliyet.com.tr ŞİMDİ artık herkes kendi yolunda mı gidecek?.. Yani Kıbrısta, referandumun bir sonucu olarak "fiili bölünmüşlük" hali "resmileşecek" mi?