Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan daha önceki bir demecinde de erken seçim tartışmaları yüzünden, reform yasalarının Meclisten çıkması olanağının artık kalmadığını söylemişti.Ecevitin çizdiği karamsar tablo şunu gösteriyor: Meclis önümüzdeki pazartesi günü toplanacak, büyük olasılıkla seçim tarihini öncelikle belirleyecek, ama "AB yasaları" diye adlandırılan reformları görüşüp onaylamadan dağılacak...Dileriz, Meclis Ecevitin karamsarlığını yanlış çıkarır ve seçim tarihini belirlerken, aynı zamanda 2 - 3 haftalık "ekstra" bir çalışma ile, reform paketini yasalaştırır.Bu, hiç de imkansız, hatta zor bir iş değil. Yeter ki Mecliste temsil edilen partiler, ABD konusunda "siyasi irade"lerini, cesaretlerini ve de samimiyetlerini göstersinler...* * *Türkiyenin "AB umutları" tamamen buharlaşıyor mu?Eğer Meclis reformları ele almadan dağılır ve kasımda erken seçimler yapılırsa, aralık ayında Kopenhag zirvesinden üyelik müzakereleri için bir tarih almak, elbet mümkün olmayacaktır. AB Komisyonu yetkilisi Gunter Verheugen, önceki gün açık konuştu: "Kopenhag zirvesinden tarih çıkması konusunda Türkiye boşuna beklentiye girmesin... Şu ana kadar ne gerekli yasalar çıktı, ne uygulamaya geçildi. Bu şartlarda tarih vermek çok zor"...Görüştüğümüz ABli diplomatlar da Meclisin "AB yasaları" konusunda bir şey yapmadan dağılmasının, zirvede Türkiyeye bir tarih verilmesine olanak vermeyeceğini söylüyorlar. Bu bakımdan eğer "AB umutları"ndan aralık ayında AB ile müzakere yolunun açılmasını kastediyorsak bunu unutalım...* * *Peki, bu Kopenhag "son durak" mıdır? Yani aralık zirvesinde yeşil ışık yanmazsa, tren başka bir istasyona uğramaz ve bir daha yakalanamaz mı?Avrupalı diplomatlar gene de bir nebze umut veriyorlar. Ankaradaki bir büyükelçinin deyişi ile seçimlerden sonra kurulacak yeni hükümet gerçekten "trene yetişme" iradesini gösterirse, bu fırsatı son dakikada da olsa yakalayabilir. Yani 2003te de (yılın ilk yarısında Başkanlık Yunanistanda, ikinci yarısında da İtalyada) "umut yok değil"... Ama 2004te 10 yeni ülkenin üyeliği ile "genişleyen" bir ABden, artık üyelik tarihi falan beklememek lazım. "Tarihi fırsat" işte o tarihte kaybolur gider!..* * *AB konusunda bu yıl da bir sonuç alınamazsa, umutların büsbütün kaybolmaması, hiç olmazsa önümüzdeki yıl içinde treni yakalamak imkanının olması iyi de, pratikte acaba bu nasıl olacak?Birincisi, yeni hükümet ABye gereken önemi ve önceliği verecek, selefinin yapamadığını tamamlayacak mı?İkincisi, Türkiyede siyasette neler olacak? Bunlar ABde nasıl algılanacak? Örneğin Brükseldeki deneyimli bir Türk analistinin deyişi ile, AKPnin ve HADEPin durumu ile ilgili olarak Türkiyede parlamentonun meşruiyeti ve demokrasinin işleyişi üzerinde ciddi kuşkular yaratacak gelişmeler olursa, AB Türkiyeye daha soğuk bakacaktır...Yani, "son - son umudumuz" olan 2003te de yeni sorunlar ve engeller çıkabilir. İşte o zaman "keşke 2002de bu işi bitirseydik" deyip dövünebiliriz... skohen@milliyet.com.tr AB treni kaçtı mı veya kaçıyor mu? Başbakan Bülent Ecevitin dünkü demecine bakılırsa, seçim konusu gündeme getirilmeseydi, reform yolunda büyük adımlar atılabilirdi. "Şimdi bu fırsat bir ölçüde kaçırılmış bulunuyor"...