Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Strasbourg'daki mahkeme, davanın özü ile değil, fakat yargılama biçimi ve usulu ile ilgili tespit ettiği "ihlaller" nedeniyle, Öcalan'ın yeniden yargılanmasını veya dosyanın yeniden açılmasını istiyor.Bu, aslında hukuki bir süreç başlatmaya yönelik bir karardır. Türkiye de yargı, iç hukuk ile uluslararası hukuk arasındaki ilintiyi de dikkate alarak tavrını belirlemek zorundadır.AİHM'nin aldığı kararın nasıl uygulanacağını ise, Türkiye'nin de dahil olduğu 44 üyeli Avrupa Konseyi'nin Bakanlar Komitesi değerlendirecektir. Komite, siyasi bir organdır. Dolayısıyla davanın Bakanlar Komitesi'nin gündemine gelmesiyle, iş siyasal bir nitelik de kazanmış oluyor.Eğer Komite, AİHM'nin kararının aynen uygulamaya konmasını -örneğin, Türkiye'nin Öcalan'ın yeniden yargılanmasını- isterse, buna karşı çıkmanın bedeli ağır olur. Avrupa Konseyi'nin bu gibi hallerde (ülkenin üyeliğinin askıya alınmasından, Parlamenterler Meclisi'ndeki temsilcilerin dışlanmasına kadar) koyabileceği müeyyideler de vardır. Doğrusu hiçbir saygın üye bu duruma düşmek istemez...* * *TÜRKİYE -siyasetçileri ile ve kamuoyu ile- bu karardan sonra nasıl hareket edeceğini, gerçekleri görerek ve olası sonuçları da hesaplayarak değerlendirmelidir.Evet, Öcalan davası Türkiye'de haklı duyarlılıklar yaratan bir konudur. Ne yapalım ki şimdi bu mesele tekrar gündeme getiriliyor. Ama Türkiye 1949'da kurulan bu önemli Avrupa kuruluşunun en eski üyelerinden biri olarak, ona bağlı organlarının kararlarına "bizim iç işimize karışamazsınız" deyip itiraz edemez. (Avrupa Konseyi'ni, henüz müzakere sürecinin dahi başlamadığı Avrupa Birliği ile karıştırmamak lazım)...AİHM'nin bu kararı karşısında, Türkiye'nin -milletçe- soğukkanlı ve akılcı davranması gerekir. Önümüzde uzun bir hukuki süreç başlıyor. Türkiye'nin bundan korkması veya komplekse kapılması için bir neden yoktur.Türkiye elbet Bakanlar Komitesi'nde gereken girişimleri yapmalı ve AİHM'nin kararına mümkünse başka alternatiflerin bulunmasına çalışmalıdır. Ancak açıkçası bu konuda fazla iyimser olmamak lazım. Genelde Komite, mahkemenin kararından farklı bir tavır almıyor.* * *BU konuda endişe edilecek husus, aslında hukuki olan Öcalan davasının, siyasileştirilmesi olasılığıdır.Açıkçası Avrupa'da Türkiye karşıtları, Türkiye'de de Avrupa aleyhtarları, bu olayı kendi görüşleri veya çıkarları doğrultusunda istismar etmek isteyeceklerdir.Yukarıda belirttiğimiz gibi, Avrupa Birliği'nin, AİHM ve Avrupa Konseyi ile ilgisi yoktur. Ama mahkemenin kararı, AB'de Türkiye'nin üyeliğinin tartışıldığı bir zamana rastlıyor. Türkiye'nin AİHM'nin kararına meydan okuması bu çevrelerde Ankara'nın Kopenhag kriterlerine uymaması gibi algılanacaktır. Buna karşılık Türkiye'de de bu konu, milliyetçilik akımını yaygınlaştıracaktır. Bunun da dış ilişkileri sarsması, içte de toplumsal sürtüşmelere yol açması tehlikesi vardır.İşte bu nedenle şimdi herkesin meseleye sağduyu ile yaklaşıp konunun siyasal platformlara çekilmesine izin vermemesi, büyük önem taşıyor... skohen@milliyet.com.tr AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Öcalan davasıyla ilgili kararı, tamamen hukuki niteliktedir; ama olayın siyasal boyutlar alması da kaçınılmaz görünüyor.