BUGÜN New York'ta gerçekleşecek olan tarihi "Kıbrıs randevusu"ndan ne bekleyebiliriz? Rauf Denktaş ile Tasos Papadopulos'u bir araya getirecek olan Kofi Annan, çözüm için son şans sayılan müzakere sürecine "start" işaretini verebilecek mi? Yoksa daha bu ilk buluşmada, iki tarafın dile getirmesi beklenen itirazları ve çekinceleri sonunda, esas müzakerelerin başlaması suya mı düşecek?
Şu anda bu sorulara kesin yanıt vermek olanaksız. Bunun böyle olması da, bugünkü randevunun ne kadar kritik, sonucunun da ne ölçüde belirsiz olduğunu gösteriyor.
Oysa, Kofi Annan taraflara davet mektubunu gönderdiği zaman, New York'taki ilk buluşma ile, yeni müzakere yolunun kolayca açılacağını ümit etmişti. Ne var ki, gerek Denktaş, gerekse Papadopulos, davet mektubundaki şartlardan hiç hoşlanmadıklarını, Annan planında da temel bazı değişiklikler yapılmasını istediklerini açıkça beyan ettiler... Ama müzakereleri sabote eden taraf olarak görünmemek için gönülsüz olarak da olsa, New York'a gitmeye razı oldular.
Ne gariptir ki, Denktaş ile Papadopulos ilk kez - negatif yönden - bir konuda aynı çizgideler! İkisi de, Annan ile buluştuklarında, plan ve mektup konusunda içlerini dökecek ve Genel Sekreter'in, kendi istekleri yönünde, değişiklikler yapmasını isteyecek...
***
ANNAN böyle bir değişiklik yapar mı? Denktaş'ın "olmazsa olmaz" diye sunacağı fikirleri kabul eder mi?
Genel Sekreter'in çevresindekilerin beyanlarına bakılırsa, bu pek olası görünmüyor. Yani Annan Denktaş veya Papadopulos ile "karşılıklı pazarlığa" girişmeyi ve masaya koyduğu planın esasları ile müzakere yöntemi üzerinde değişiklik yapmayı düşünmüyor.
Eğer Annan'ın pozisyonu gerçekten bu ise, Genel Sekreter'in gelecek itirazlara karşın müzakere sürecini başlatmaktan vazgeçmesi de beklenebilir. Annan bunu yapar mı? Çok zor bir karar, ama yapabilir. Çünkü kendisi artık Kıbrıs konusunda bir başarısızlığa daha uğramak istemiyor.
Ama daha yeni raundun başında bu işten vazgeçmek de bir başarısızlık sayılır. Dolayısı ile Kofi Annan gerçekten zorda...
***
ZORDA olan yalnız o değil. Denktaş da, Papadopulos da zorda...
Eğer Annan Türk tarafının söyleyeceklerini dikkate almazsa ve müzakereleri istediği biçimde yürütmekte ısrar ederse, Denktaş nasıl davranır? Çekilir mi? Gönlü bu yönde olur herhalde. Çekilmek isterse Ankara ne der? Erdoğan hükümeti buna rağmen müzakerelere devam kararı mı alır? O noktada Türkiye'de "şahinler" ile "güvercinler" arasındaki tartışmalar kızışır mı?
Kıbrıs Rum tarafında da durum pek parlak değil. Papadopulos'un içinden de Annan'a "hayır" demek geliyor, ama bunu ilk söyleyen taraf olmamaya da özen gösteriyor. Rum liderinin masaya Annan'ın şartları ile oturmaktansa istifa etmeyi düşündüğü de söyleniyor.
Hasılı bugün taraflar New York'ta "zoraki" bir araya geliyor; ama hepsi de bundan sonra atacakları adım konusunda "zorda". Bu şartlarda iyimser olmak da "zor"...