Sami KOHEN
IRAK krizi şunu gösteriyor:
Körfez Savaşı'ndan 6 yıl sonra Saddam Hüseyin dimdik ayakta ve ABD'ye meydan okuyabilecek durumda. ABD de, onu devirmek ve Irak'ı sürkeli kontrol altında tutmak kararında...
Demek ki, pratikte değişen bir şey yok ve şimdiki kriz, son yıllarda yaşanan bunalımların bir nevi tekrarı oluyor.
Şu farkla ki, bu kez, gerginliğin nedeni silahlarla ilgili ve iki taraf da "savaş uçurumunun kenarına gelme oyununu" ("brinkmanship")
oynuyor.
Tabii tehlikeli bir oyun bu. Karşılıklı atışmaların - ve savaş tehditlerinin - lafta kalmaması riski oldukça yüksek. Önümüzdeki günlerde (hatta saatlerde) bir uzlaşma sağlanamazsa, bu risk daha da artabilir ve hatta gerçekleşebilir.
Bu silahlı çatışmanın nerede, nasıl duracağı ise bilinmez...
* * *
BU seferki kriz, ABD'nin Irak'ın kimyasal ve bakteriyolojik silahlar ürettiği ve Saddam'ın BM'nin denetimini engellediği iddiasından çıktı. Bağdat, BM kontrol heyetindeki Amerikalıların bu iddiayı Irak'a müdahale etmek ve Saddam rejimini baskı altında tutmak için ortaya attığını belirterek, Amerikalı gözlemcileri dışlamak isteyince, kriz daha da kızıştı. Washington, denetimi U - 2 "casus uçakları" ile sürdüreceğini ilan ederken, Bağdat da bu uçakları düşüreceğini bildirdi. Bu kez ABD, böyle bir hareketi "savaş nedeni" sayacağı uyarısında bulundu. İngiltere de hemen Clinton yönetiminin bu tavrını desteklediğini açıkladı. Buna rağmen, Saddam direnmeye ve meydan okumaya devam ediyor...
İşin aslı şudur: Körfez Savaşı'ndan sonra, "Irak sorunu" (veya Saddam meselesi) halledilemedi. Zaman zaman Irak'la BM (ve özellikle ABD) arasında ciddi sürtüşmeler oldu.
BM, Irak'ı sürekli "zaptırapt" altında tutmak isterken, Saddam da "kaçamak" hareketlerle kendini - ve Irak'ın egemenliğini - kanıtlamaya çalışıyor.
Saddam "meydan okuma" politikasını, artık ABD'nin bir çatışma halinde - Körfez Savaşı'nda olduğu gibi - eski müttefiklerinin (buna Fransa, Rusya, Mısır gibi ülkeler dahil) desteğini elde edemeyeceği varsayımından hareketle sürdürüyor. Gerçekten yeni bir çatışmada bu ülkeler, ABD'nin yanında aktif şekilde yer almak istemeyebilirler. Ama Clinton - özellikle İngiltere'nin de desteğiyle - Saddam'a bir "ders" daha vermek konusunda kararlı.
Bu bakımdan, yanlış hesap bir kez daha Bağdat'tan geri dönebilir. Tek umut, BM'nin son dakikada bu krizin bir silahlı çatışmaya dönüşmesini önleyecek bir formül bulmasıdır...
* * *
TÜRKİYE'nin bu kriz karşısındaki tutumu şu: Sorun diplomatik yoldan (kuvvete başvurmadan) çözülsün. Irak, BM kurallarına uysun. BM, Bağdat'a daha fazla anlayış göstersin...
Birkaç gün önce Irak, pozisyonunu anlatmak ve destek sağlamak için Ankara nezdinde girişimde bulunduğunda, Türk tarafı, bu tutumunu tekrarladı.
Ancak, üst düzey Türk yetkililerinden öğrendiğimize göre, Irak'ın Türkiye'den "İncirlik Üssü'nün kullanılmasına engel olunması" gibi bir talebi olmadı...
Gene Türk ve İngiliz yetkililerine göre, İncirlik'in Irak'a karşı bir hava harekatı için kullanılması konusunda, ne ABD'nin, ne İngiltere'nin bir başvurusu oldu. Yani ABD ve İngiltere de İncirlik'i - Türkiye'nin hassasiyetini bildikleri için - şu ana kadar gündeme getirmedi.
İngiliz Dışişleri Bakanlığı önceki gün, ABD'ye destek verileceğini belirtirken, İncirlik'teki "Tornado" uçaklarının olası bir operasyonda kullanılacağı izlenimini verdi. Ama İngiliz yetkililer dün buna açıklık getirdiler ve böyle bir harekatın şu anda planlanmadığını belirttiler.
Aslında İncirlik'teki ABD ve İngiliz uçakları, sadece Kuzey Irak'ta, keşif ve tespit uçuşları yapabiliyorlar. Kaldı ki Türkiye'nin sınır ötesi operasyonları nedeniyle bu uçuşlar da durdu.
Bunun dışında, bu uçakların Irak'a karşı vurucu operasyonlar düzenlemeleri, anlaşmanın öngördüğü misyonu aşar. Böyle bir harekat için Türkiye'den özel izin istenmesi gerekir ki, buna şu ana kadar ihtiyaç duyulmadı.
Bir yetkilinin deyişi ile "eğer Irak'a karşı bir hava akını yapılacaksa, bu Türkiye dışındaki (örneğin Körfez bölgesindeki) olanaklarla gerçekleştirilebilir."
Ama gene de, işin bir çatışma noktasına gelmesi, Türkiye için risk taşır ve onu zor duruma düşürür.
Bu nedenle Türk diplomasisi, elinden geldiği kadar, tarafları yatıştırmaya ve "yanlış hesap" sonucu bir çatışmanın çıkmasını önlemeye çalışıyor...
Yazara EmailLONDRA