Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

NİHAYET... Irak seçimlerden 8 ay sonra hükümete kavuşuyor! Böylece komşumuz, dünya “hükümetsizlik” rekorunu elinde tutarak, normal siyasi hayata dönüyor...
Bu sonuca uzun ve çetin pazarlıklardan sonra, ülkedeki bütün siyasi güçlerin, “iktidar paylaşımı” konusunda anlaşması sayesinde varılabildi.
Bu mutabakatın özelliği, parlamentoda temsil edilen hemen hemen bütün grupların, yeni yönetimde yer alması. Diğer bir deyişle, yandaş veya rakip, belli başlı bütün siyasi güçler, bundan böyle aynı yönetimde birlikte çalışacak.
Irak’ın özel durumu, böyle bir ulusal birlik hükümetinin kurulmasını zorunlu kılıyor. Aksi halde siyasetteki ayrışmanın, toplumsal kavgalara, hatta ülkenin bölünmesine yol açması tehlikesi var.
Seçimlerden sonra bunca zamanda hükümetin kurulamamasının nedeni de, zaten toplumdaki cepheleşme ve kutuplaşmadır.

Kim kazandı?
NORMALDE seçimlerden birinci çıkan “Irakiye” grubunun lideri İyad Allavi’nin yeni hükümet kurması gerekirdi. Ne var ki laikliği savunan ve yanına Sünni güçleri de alan bu Şii liderin başında bulunduğu ittifakın 325 sandalyeli meclisteki 91 sandalyesi, hükümeti kurmaya kâfi değil.
Aslında, eski Başbakan Nuri El Maliki’nin lideri bulunduğu Şii grubun meclisteki sandalye sayısı da 89’dan ibaret. Ancak haftalar boyunca mecliste temsil edilen diğer gruplar, iki lidere de, gerekli çoğunluğu sağlayacak desteği vermek istemediler... Ta ki, geçen hafta, İran’ın desteklediği Mukteda el Sadr’ın “Şii Ulusal İttifakı”, açıkça Maliki’den yana tavrını ortaya koyuncaya kadar...
Bu gelişmeden sonra, iktidar paylaşımı için sıkı pazarlıklar başladı. El Maliki beklendiği gibi, Başbakanlık koltuğuna talip oldu... Celal Talabani, cumhurbaşkanlığını sürdürmek konusunda ısrar etti... Allavi’nin grubu için ise meclis başkanlığının yanı sıra, yeni oluşturulacak bir Ulusal Strateji Konseyi üyeliği düşünüldü...
Ve çetin pazarlıkların sonunda işte bu formül üzerinde mutabakat sağlandı.
Bu formül açıkçası El Maliki için önemli bir başarı. Sonuç olarak kendisi iktidarda kalıyor. Bir ara saf dışı ettiği İran yanlısı Şii lider El Sadr’ın şimdi desteğine sahip. Ayrıca bir ara seçimlerin galibi sanılan rakibi Allavi’yi de yanına almış durumda. Tıpkı Taliban sayesinde Kürtleri de aldığı gibi.
Kuşkusuz bu ulusal ortaklıkta herkesin kendine göre hesapları var. Bu işten Kürtler de sonuçta kazançlı çıktılar. Allavi’de, bir bakıma iktidardan uzak tutulmaktan kurtulmuş sayılır. Her şeye rağmen “Irakiye”, yönetimde söz sahibi olacak. Kurulacak olan Stratejik Konsey, ikinci bir parlamento gibi çalışacak...

Devam eder mi?
BÜTÜN mesele şu: Kâğıt üstünde bu iktidar paylaşımı iyi görünüyor; ama pratikte bu düzen işleyecek mi? Farklı ideolojileri ve amaçları olan liderler uyum içinde çalışabilecek mi? Toplumdaki ayrışma ve kutuplaşma son bulacak mı?
Dün İstanbul’da görüştüğümüz bir Batılı ülkenin Bağdat eski büyük elçisi ve Irak uzmanı, bu sorularımızı şöyle yanıtladı: “Bunu ancak zaman gösterecek. Irak’ın zamana ihtiyacı var. Belki iki-üç kuşak sonra, şimdiki etnik, mezhepsel bölünmeler ve ideolojik sürtüşmeler sona erecek... Ancak önemli olan, şimdiden ortak amaçlar üzerinde bir araya gelmek, birlikte çalışmaktır. Bu bakımdan çeşitli siyasi güçleri temsil eden bir ulusal birlik hükümetinin kurulabilmesi önemlidir ve umut vericidir...