Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Irak Kürt Yurtsever Birliği (KYB) lideri Celal Talabani'nin Ankara ziyareti, Türkiye ile Kuzey Irak'taki rakip Kürt güçleri arasında bir "denge ayarı"nın gerçekleşmekte olduğunu ortaya koydu.
Ankara öteden beri Irak'ta sınıra yakın bölgeyi kontrol eden Kürt Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani ile yakın ilişkiler içerisindedir. Özellikle o bölgeye sızan PKK'lılarla mücadelede KDP'ye bağlı peşmergeler, Türkiye ile sıkı işbirliği yapmış, Ankara da Barzani yönetimine çeşitli alanlarda yardım sağlamıştır.
Talabani'nin özellikle PKK karşısındaki tavrı geçmişte bazı kuşkular yaratmış, bu nedenle Ankara ile KYB arasında zaman zaman soğukluk, hatta gerginlik yaşanmıştır.
Son zamanlarda şartların değişmesi sonucu, Celal Talabani Türkiye'ye yaklaşmak ihtiyacını duymuş ve bu arada kendi kontrolündeki bölgeye sızan ve hatta ona meydan okuyan PKK'ya karşı cephe almıştır. KYB, PKK militanları ile giriştiği çatışmalarda Türkiye'nin desteğini istemiş, bu da Ankara ile Talabani arasında yeni bir işbirliği ortamının oluşmasına yol açmıştır.
Böylece şimdi Türkiye, Kuzey Irak'ta kendi ayrı bölgelerine fiilen hakim olan iki Kürt unsuru ile, daha dengeli ilişkiler kurmak olanağını buluyor.
* * *
ÖCALAN olayından sonra, Türkiye'den olduğu gibi Suriye ve İran'dan kaçan PKK'lıların Kuzey ırak'ta
- hem Barzani, hem Talabani denetimindeki bölgelerde - kümelenmesi, Ankara için olduğu kadar, yerel Kürt yöneticileri için de yeni sorunlar yaratmıştır.
Türkiye zaman zaman silahlı eyleme geçen PKK'lılara karşı Kuzey Irak'ta sınırlı operasyonlara girişmek zorunda kalmıştır. Ankara'nın stratejisi, PKK'lıların safdışı edilmesi için Kuzey Irak'taki yerel güçlerle işbirliği yapmak, bu amaçla onlara gereken desteği sağlamaktır. Eskiden bu yardım sadece Barzani'ye yapılırken, şimdi Talabani'ye de temin edilmektedir.
Türkiye açısından bu dengenin sağlanması, her zaman kolay olmuyor.
Barzani ile Talabani arasında süregelen rekabetin, zaman zaman Ankara'yı da zor duruma düşürdüğü biliniyor. KYB ile KDP liderliği arasında, özellikle sınır ticaretinde elde edilen gelirlerin paylaşımı konusunda ciddi anlaşmazlıklar (hatta sürtüşmeler) hala halledilmiş değil.
İlk bakışta iki Kürt grubu arasındaki uyuşmazlık, Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını istemeyen Ankara için "ehveni şer" bir durum olarak görünebilir. Ama gerçekte, bir Türk yetkilisinin de belirttiği gibi, Kuzey Irak'taki çatışmalı ve istikrarsız durum, Türkiye için birçok bakımdan - ve özellikle PKK'nın bulanık havadan yararlanması açısından - ciddi tehlikeler yaratır. Bu nedenle Türk diplomasisi, iki tarafı uzlaştırmayı ve Ankara'nın sözünü de dinlemeye sevk etmeyi amaç edinmiştir.
Nitekim Talabani ile Ankara'da yapılan görüşmelerde "Ankara süreci" denilen ve iki tarafı uzlaştırmayı hedefleyen önlemler de ele alınmıştır. Aynı şey, önümüzdeki günlerde Ankara'ya gelmesi beklenen Barzani ile görüşmelerde de yapılacaktır.
* * *
SON 2 - 3 yıl içinde Talabani ile Barzani'yi uzlaştırmak için harcanan çabaların - başarıya ulaştığı sanıldığı dönemlerde bile - boşa çıktığı çok görüldü. Bu nedenle şimdiki temaslarda dile getirilen umutları da ihtiyatla karşılamak gerekiyor.
Türkiye açısından esas sorun Kuzey Irak'a sığınan PKK militanlarının
(yaklaşık 8 - 10 bin olarak tahmin ediliyor) ne yapacağıdır. Barzani ve Talabani'nin kararlı bir tavır alması sonucu, bunların silahlı eyleme geçen bölümü, Türkiye'nin de aktif desteği ile safdışı edilebilirler. Ama bu Kuzey Irak'taki PKK varlığını topyekün ortadan kaldırmaz. Bir Türk diplomatının deyişi ile, "PKK'yı Kuzey Irak'ta nötralize edecek koşulları yaratmak lazım. Bu da zaman alacaktır"...