Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KUZEY Irak’ın Erbil kentinde geçen hafta sonu “Abant Platformu” tarafından düzenlenen “Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” başlıklı iki günlük konferans, dikkatlerin Türkiye ile Irak’taki Kürdistan bölgesel yönetimi arasındaki yakınlaşmaya çevrilmesine vesile oldu.
100’e yakın Türk ve Iraklı Kürt aydınının ilk kez böyle bir toplantı için Erbil’de buluşması ve ortak sorunları tartışması, kendi başına önemli bir olay. Musul’daki Türk Başkonsolosu Hüseyin Avni Botsalı’nın bu konferansta bir konuşma yapması da ilginç bir “ilk”...
Türkiye ile Kürdistan bölgesel yönetimi arasında yakın ilişkiler kurulması arzusunun ifade edildiği bu konferans, gerek katılımcılara, gerek bunu dışarıdan izleyenlere, zaten bir süreden beri böyle bir yakınlaşmanın yer almakta olduğunu açıkça hissettirdi.
“The Economist” dergisinin bu konuyla ilgili bir yazıyı “Sıra dışı yeni bir dostluk” başlığıyla sunması gerçekten anlamlı.
Bu yakınlaşmanın ve yeni dostluğun her iki tarafın yararına olduğu bilincinin oluşmakta olduğunu belirten dergi, bunun özellikle ekonomik alandaki verimli sonuçlarına (7 milyar dolar ticaret) değiniyor ve Ankara ile Erbil arasında ilişkilerin resmileşmesinin de beklendiğini belirtiyor...

Daha geç kalmadan...
ASLINDA son zamanlarda iki taraf arasında resmi temaslar -ve ciddi müzakereler- başlamış durumda.
Bölgeye sıkça giden Dışişleri Bakanlığı’nın Irak özel Temsilcisi Murat Özçelik, önceki gün Süleymaniye kentinde, Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani ile görüştü. Özçelik yönetimin diğer ileri gelenleriyle de özellikle PKK terörü ile ilgili konular üzerinde sürekli temas halinde.
Bu bağlamda Kürt yönetimiyle giderek bir ortak anlayışın ve işbirliğinin
sağlanmakta olduğu görülüyor.
Geriye bakıldığında, Ankara ile Irak Kürt liderliği arasındaki ilişkilerde nereden nereye gelindiği açıkça belli oluyor. Gerçi arada eski önyargı ve kaygıların yol açtığı soğukluk ve kopukluk nedeniyle vakit kaybedildi, ama şimdi giderek ilişkileri normalleştirme isteğinin güçlenmekte olduğu gözlenebiliyor.
Bu yeni süreçte daha atılması gereken adımlar var tabii. Bunlardan biri de öteden beri gündemde yer alan, Erbil’de bir konsolosluğun açılması ile ilgili. Artık bu konudaki eski çekingenliğin terk edilmesi gerekiyor.
Daha geçen gün Almanya Dışişleri Bakanı bölgeyi ziyareti sırasında Erbil’de bir konsolosluk açtı: Halen bu kentte ABD’den İran’a, Fransa’dan Güney Kore’ye kadar birçok ülkenin temsilcilikleri bulunuyor. İran liderleri sık sık Erbil ve diğer bölge kentlerinde boy gösteriyorlar...
Artık Türkiye’nin bu boşluğu doldurmakta gecikmemesi şart. Kaldı ki, binlerce Türkün yaşadığı, yüzlerce Türk şirketinin çalıştığı bu bölgede bir Türk konsolosluğunun bulunmaması düşünülemez...

Esas komşularımız
TÜRKİYE’nin Irak toprakları içindeki bu sınırdaş bölge halkı ve yöneticileriyle sıkı ilişki içinde olmasının zorunluluğunu anlamak tabii ki zor değil. Bazı eski kalıplaşmış fikir ve duyguların bu doğal açılımı engellemesine izin vermemeli. Unutmayalım ki, sınırın öbür tarafında yaşayan insanlar bizim esas komşularımızdır ve Irak’ın siyasal geleceği ne olursa olsun, öyle kalacaklardır.
ABD’nin çekilmesinden sonra Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması herkesin arzusudur. Irak anayasasında öngörülen federal yapının nasıl şekilleneceğini kestirmek zor. Ama Kuzey bölgesinin özerk statüsünün bir şekilde devam edeceğini tahmin etmek olanaksız değil.
Dolayısıyla Irak’ın tümüyle olduğu kadar, bu sınırdaş bölgeyle de “sıra dışı dostluk” ilişkilerini geliştirmek Türk dış politikasının önceliklerinden biri olmak zorundadır.