Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum İşgalin dördüncü yıldönümü münasebetiyle BBC'nin, bazı Alman ve Amerikan TV kanallarıyla düzenlediği anket, halen Iraklıların ancak yüzde 17'sinin kendilerini "güvende" hissettiklerini gösteriyor.Bir başka ilginç bulgu da, ABD'ye olan güvenle ilgili. Iraklıların sadece yüzde 18'i Amerikan kuvvetlerinin ülkeyi barış ve istikrara kavuşturacağına inanıyor. Yarısından fazlası da (yüzde 51'i), Amerikan ve diğer koalisyon güçlerine karşı girişilen saldırıları haklı görüyor...Irak'ta "işgal" ile ilgili her yeni istatistik, halkın ABD'nin giriştiği askeri operasyona karşı tepkisinin giderek arttığını gösteriyor. Bunda şaşılacak bir şey yok tabii. Bush yönetiminin, Saddam Hüseyin rejimini devirmek amacıyla giriştiği harekât, sadece o zaman ileri sürdüğü gerekçeler nedeniyle değil, Irak'ta ve bölgede yarattığı olumsuz sonuçlar yüzünden güvenirliğini yitirmiş ve bütün dünyanın şimşeklerini üstüne çekmiştir. İngiliz Radyo Televizyon Kurumu BBC'nin dün yayımladığı Irak'la ilgili kapsamlı bir kamuoyu araştırmasının sonucu, ABD işgalinin Irak'ı hangi noktaya getirdiğini açıkça gösteriyor. Bush yönetimi 2000'lerin başından beri, kafasını adeta Saddam'a takmıştı. Onu devirmek, Washington'un öncelikli stratejik hedefi haline gelmişti.Bu politikayı ve olası bir askeri harekâtı haklı göstermek için, çeşitli argümanlar ve iddialar ortaya atıldı. Saddam'a gizlice kitle imha silahları ürettiği iddiasının kanıtlanamaması karşısında, başka gerekçelere başvuruldu. Saddam'ın gaddarlığı, giriştiği katliamlar kullanılan argümanlar arasındaydı. Başkan Bush bu noktadan hareketle özellikle sık sık kullandığı "demokrasiyi getirmek" stratejisini uygulamaya başladı.Askeri harekât ve onu izleyen 4 yıllık işgal, bu gerekçelerin ve argümanların geçersizliğini ortaya koydu.Irak'ı Saddam'dan kurtarma operasyonu başta Irak halkının önemli bir kesimi tarafından memnunlukla ve umutla karşılandı; ama çok geçmeden direniş ve buna paralel yaygınlaşan terör eylemleri, can ve mal güvenliğini tehdit etmeye başladı. Kaos, günlük yaşamda güvensizliği ve korkuyu getirdi.İşgalin Irak'a bıraktığı en kötü miraslardan biri de, Irak halkı içinde, özellikle mezhepsel çatışmalara yol açmasıdır. Irak halen ABD'ye karşı direniş eylemlerinden çok, kendi içinde, Sünni-Şii çatışmalarına -yani bir nevi iç savaşa- sahne oluyor. Irak'ı siyasal ve ekonomik alanlarda yeniden yapılandırma çabalarına rağmen, sonuçta ciddi etnik, mezhepsel ve siyasal bölünmeler ve sürtüşmeler, ulusal birlik ve beraberliği tehlikeye düşürmüştür. Geçersiz gerekçeler Irak'ın uzun yıllar içte ve dışta birçok sıkıntılara yol açan dikta rejimini, bugünkü duruma bakıp, haklı görmek veya o dönemi "arar gibi" olmak, kuşkusuz doğru değil. Ama gerçek şu ki, bugün varılan noktada, birçok Iraklı o günlerin olumsuzluklarını unutup bugünkü kaosu ve sıkıntıları öne çıkarıyor ve işgali lanetliyor.Bu gerçeği ABD'de görenlerin sayısı da gün geçtikçe artıyor. İşgalin dördüncü yılında Washington'da yapılan gösteriler bunun sadece bir işareti. Pek çok Amerikalı artık ABD'nin Irak'ta bir batağa saplandığının farkında. İşgalin ABD'nin dünyadaki imajına, etkinliğine, ayrıca ekonomisine yaptığı büyük tahribatın da bilincinde.Bush yönetimi hâlâ "askeri çözüm"ü ön planda tutarak Irak'a takviye birlikler gönderme peşinde; ama başka şekilde "çıkış yolu"nu arayanların sayısı da giderek artıyor. Çıkış yolu da, işgale en kısa zamanda son vermektir, ki bu da şimdilik pek olası görünmüyor. skohen@milliyet.com.tr Nereye kadar?