İRAN’daki olaylar, karşı karşıya gelmiş olan çeşitli güçleri bir açmaza sokmuş görünüyor
Önce Hamaney cephesiyle başlayalım.
İran’ın “yüce dini lideri” Ayetullah Ali Hamaney, geçen cuma günkü konuşmasında, Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ı desteklerken, Mir Hüseyin Musevi’ye ve sokaklara dökülen yüz binlerce göstericiye karşı sert çıkmakla, kendisini anlaşmazlığın bir tarafı haline getirdi. Bu gibi hallerde olayların üstünde kalması beklenen “Rehber”, bu şekilde kendisini angaje etmiş ve toplumdaki bölünmüşlüğü daha da derinleştirmiş oldu.
Şimdi Ayetullah bir ikilem karşısında: Ya muhalifleri saf dışı etmek, sokaklara dökülenleri frenlemek ve durumu kontrol altına almak için, güç dahil her türlü önlemi almaya yönelecek veya karşıtların isteklerine kulak verip, baştaki sert tutumunu yumuşatmaya mecbur kalacak.
Hamaney’in birinci şıkkı yerine getirmek için, çok geniş yetkileri ve devreye sokabileceği pek çok araç var. (Örneğin Devrim Muhafızları ve “Besiç” milisleri gibi) Ancak bu yola başvurması, muhaliflerin ve özellikle sokaklara dökülen insanların tepkisine ve hatta daha da kanlı olayların çıkmasına yol açabilir. Buna karşılık, Hamaney bu saatten sonra geri adım atarsa, otoritesi sarsılmış ve aşırı muhafazakâr çevrelerin desteğini kaybetmiş olur.
Zoraki kahraman
MUSEVİ cephesinde de durum oldukça nazik. Aslında Ahmedinecad’ın rakibi olarak seçimlere katılan 67 yaşındaki Musevi, olayların bir cilvesi olarak, bir halk hareketinin sembolü veya kahramanı olarak ortaya çıktı, Musevi -Hatemi ve Rafsancani gibi- devrime fiilen katılan ve rejimi destekleyen bir politikacıdır.
Musevi başta sadece seçim sonuçlarına itiraz etmiş, yönetimi usulsüzlükler yapmakla suçlamıştır. Ona, reformcu olduğu için oy veren milyonlarca insan da arka çıkmıştır. İş sokaklara dökülünce, Musevi birdenbire geniş bir protesto hareketinin lideri pozisyonuna gelmiştir. Bu bakımdan Musevi, belki de kendisinin daha önce hayal etmediği bir figür oluvermiştir.
Şimdi onun ikilemi, bu rolünü nasıl ve nereye kadar götüreceğidir. Eğer mücadeleyi sadece Ahmedinecad ile sınırlı tutmak ister ve göstericilere verdiği desteği keserse, bütün kozlarını kaybetmiş ve silik duruma düşmüş olur. Eğer yandaşlarına desteği sürdürür ve gösterileri teşvik ederse, Hamaney’in ve de “derin devlet”in sert eylemleriyle karşı karşıya kalabilir.
Sokağın gücü
NİHAYET göstericiler cephesi de, benzer bir açmazda.
Göstericiler derken, ülke çapında oldukça yüksek sayılara ulaşan bu kitlenin homojen olmadığını hatırlatmak gerek. Aralarında çok genç olduğu kadar, çok kadın, memur, işçi ve de işsiz var... Bu insanlar sokaklara rejimi devirmek için gitmedi. Amaçları seçimlerin yenilenmesini ve daha demokratik ve reformcu bir yönetimin işbaşına geçmesini sağlamak.
Ne var ki, Ayetullah Hamaney’in aldığı tavır, bu beklentilere çok ters.
Son günlerde göstericilere karşı güç kullanılması ve kan dökülmesi, şimdi göstericileri bir ikilem karşısında bırakıyor: Ya ölümü göze alarak direnişi sürdürecekler veya bundan vazgeçip bir süre kenara çekilecekler...
Bütün bu güçlerin veya cephelerin nasıl hareket edeceğini şimdiki belirsiz ortamda kestirmek zor. Kuşkusuz ideal olan, tarafların birbirini dinleyerek ve uzlaşarak bu krizi çözmeleridir. Ne yazık ki şu anda hava bu yönde esmiyor.