Son zamanlarda İran'ı dünya aktüalitesinde öne çıkaran birçok gelişme var: Yeni Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın konuşmalarında sürekli İsrail'e saldırmasından, içeride rejimin mengenelerini sıkmasına (son örnek: Radyo yayınlarında Batı müziğinin yasaklanması) ve tabii nükleer program konusunda uluslararası camiaya meydan okuyan sert çıkışlarına varıncaya kadar...Aslında dünya molla rejiminin içeride radikal kararlar almasına pek ses çıkarmıyor, Cumhurbaşkanı'nın İsrail ile ilgili laflarını da fazla ciddiye almıyor; ama iş nükleer programa gelince açıkçası bundan büyük kaygı duyuyor ve Tahran üzerinde baskılarını yoğunlaştırıyor.* * *ŞU sırada İran'ın nükleer programını durdurması veya başka koşullarla sürdürmesi konusunda, uluslararası bir konsensüs var. Bir bakıma bu, İran'ın zenginleştirilmiş uranyum çalışmalarına giriştiği takdirde, sonuçta atom bombası üretecek duruma geleceği (tahminlere göre 1-3 yıl içinde) görüşünün yaygın olduğunu gösteriyor.Gerçi İranlı liderler böyle bir niyetleri olmadığını, bu çalışmaları sadece enerji üretmek amacıyla yürüttüklerini söylüyorlar. Ancak uluslararası toplumda duyulan şüphelerin önemli bir nedeni, bu ülkenin uzun bir süre bu yöndeki çalışmalarını gizlice yürüttükten sonra, üç yıl önce gerçeğin BM uzmanlarınca ortaya çıkarılmış olmasıdır. Tahran'da şimdi işbaşındaki yönetimin karakteri ve davranışları, İran'ın "nükleer bir güç" olmak istediği yönündeki kaygıları daha da artırıyor.İran'ı bu yoldan caydırmak için, çeşitli ülkeler çeşitli yöntemler deniyor. ABD ekonomik ve siyasal yaptırımlardan, İsrail "nokta hedefi vurma" olasılığından söz ediyor. AB üçlüsü (Fransa, Almanya, İngiltere) müzakere yoluyla (hatta ekonomik "prim" vaat ederek) İran'ı bu işten vazgeçirmeye çalışıyor. BM'ye bağlı Atom Ajansı (ki buna Çin ve Üçüncü Dünya ülkeleri de dahil) bu sorunu İran'la temasları sürdürerek halletmek istiyor. Ve nihayet son bir gelişme: Moskova, İran'ın "barışçıl amaçlı" nükleer programını Rus topraklarında gerçekleştirmesini öneriyor...* * *İRAN bütün bu girişimlere (ve de tehditlere) karşılık olarak uzlaşmayı mı, yoksa zıtlaşmayı mı tercih edecek? İran'la sonuçta mutabakat sağlanamazsa ne olacak?ABD'nin BM'yi yaptırımlar üzerinde zorlaması, güçlü bir olasılık. İsrail'in bir "nokta hedef" operasyonuna girişmesi de ihtimal dışı değil.Bunlar tabii en "uç senaryolar". Herhalde o raddeye gelmeden, uluslararası diplomasi çok yoğun şekilde devreye girecek ve çatışmayı önlemeye çalışacaktır.Böyle bir durumun Türkiye'yi de çok zorlayacağı ve ciddi bir açmaz karşısında bırakacağı da kuşkusuz. Aslında Türk yetkililer, İran'ın nükleer silah sahibi olmasını kaygı verici buluyorlar. Ancak İran'la bir şekilde çatışmaya girişilmesinin daha da tehlikeli olacağını belirtiyorlar ve bu anlaşmazlığın soğukkanlılıkla, görüşülerek çözümlenmesini istiyorlar. Aksi halde, yani karşılıklı zıtlaşma ve sürtüşmeler, Ankara'yı çok zor tercihler yapmak durumunda bırakacaktır... skohen@milliyet.com.tr ÖNÜMÜZDEKİ haftalarda ve aylarda -yani 2006 yılı boyunca- bölgemizde dikkatleri en çok çekecek ülkelerden birinin İran olacağını kestirmek için falcı olmaya gerek yok. Daha şimdiden İran nerede ise Irak kadar dünya medyasında yer almaya başladı bile...