İRAN’da 12 Haziran’da yapılan seçimlerin ardından yüz binlerce protestocunun sokaklara dökülmesinden ve yönetime bağlı güçlerin bu hareketi kanlı bir şekilde bastırmasından sonra, ülkede nispi bir sükûnet sağlanmış görünüyordu.
Dün Tahran’da olanlar, muhalefetin yeni bir atağa kalktığını ve yönetime karşı beş hafta önce başlatılan hareketin, bütün baskılara rağmen, canlılığını koruduğunu gösteriyor.
Seçimler sırasında ve sonrasında, İran devriminin önemli isimlerinin kimin safında yer aldığı anlaşılmıştı.
Ülkenin en nüfuzlu politikacısı sayılan eski Cumhurbaşkanı Ekber Ali Rafsancani, bazı konuşmalarıyla, Ahmedinecad’ın rakibi Mir Hüseyin Musevi’yi desteklediğini belli etmişti.
Seçimleri izleyen günlerde düzenlenen gösterilere karşı devrimi korumakla görevli milis güçlerinin giriştiği saldırılar, tutuklamalar, tehditler, baskılar, muhalefeti bir ölçüde sindirebilmişti.
Ama, İran’daki olayları yakından izleyenler, muhalefetin sinmediğini, sokaklardaki sükûnete rağmen “değişim” isteyen kitlelerin pes etmediğini söylüyordu.
Dün, Tahran’da cuma namazı vesilesiyle muhalefet liderleri ile birlikte çoğu genç on binlerce kişinin sergilediği görüntü, bu hareketin Ayetullah Hamaney’in ve Ahmedinecad’ın başını çektiği yönetime karşı hâlâ ciddi şekilde meydan okuma gücüne sahip olduğunu ortaya koydu...
Güçlü ses
RAFSANCANİ’nin vaazı sırasında son siyasi gelişmelerle ilgili söyledikleri, gerçekten yönetim üzerinde ağır bir baskı oluşturacak niteliktedir. Diğer bir deyişle bu sözlerin sadece sokaklara dökülen insanlardan değil, Rafsancani gibi, hâlâ devletin en üst kurumlarında görevli olan bir kişiden gelmesi, büyük önem taşıyor.
Rafsancani bu konuşmasında, açıkça bir “kriz” olarak nitelendirdiği durumun değişmesi gereğini savundu, gösteriler sırasında tutuklanan yüzlerce kişinin serbest bırakılmasını istedi, halkta mevcut güvensizliğin giderilmesi çağrısında bulundu.
Dünkü cuma namazı, Rafsancani’nin son günlerdeki suskunluğuna son vermesine olduğu kadar, seçim olaylarının ardından bir süre etrafta görünmeyen Musevi’nin de yeniden halkın arasına çıkmasına ve sokaklara dökülmekten çekinen gençlerin yeniden eski sloganları seslendirmek için bir araya gelmesine yol açtı.
Böylece herkes, İran’da hâlâ “bir şeylerin oluşmakta olduğunu” görmüş oldu...
Devrim içinde evrim
BU durum nasıl gelişecek?
Önce, İran’daki muhalefetin “karşı devrimci” olmadığını, yani Ayetullah Humeyni’nin kurduğu rejimi devirmeyi amaçlamadığını bir kez daha belirtelim. Bu hareket “devrim çerçevesinde evrim”, yani birtakım temel reformlar, değişiklikler istiyor. Muhalifler bugünkü liderlerin muhafazakâr tutumlarına karşı çıkıyor, bazı iç ve dış politikalarını eleştiriyor.
Rafsancani’nin dünkü konuşması, yönetime karşı bir duruş sergilemekle beraber, uzlaştırıcı bir üslup da taşıyor. Böylece kendisi fiilen muhalefet adına, topu Ayetullah Hamaney’e ve Ahmedinecad’a atmış oldu.
Şimdi yönetim buna nasıl bir karşılık verecek? Gücünü gösteren muhalefeti yeniden tehdit ve baskılarla sindirmeye mi yeltenecek, yoksa muhalefetin istekleri doğrultusunda daha uzlaşıcı bir tavır mı alacak?
Dünkü gelişme, halen İran’ı yönetenleri işte öylesine zor bir seçimle karşı karşıya getirmiş bulunuyor.