İran kuvvetlerinin PKK'nın uzantısı sayılan "Pejak" militanlarını yok etmek için Irak içinde "sıcak takip"e girişmesi ve bu arada PKK'nın da üslendiği Kandil Dağı'ndaki hedefleri bombalaması, ilk bakışta Ankara'yı memnun edecek bir harekettir.Tahran yönetimi Kürt eylemcilere karşı bu kapsamlı operasyonu, kuşkusuz kendi güvenliğini düşünerek gerçekleştirmiştir. Ne de olsa "Pejak"ın varlığı ve faaliyeti, İran'ı kaygılandırıyor. Ancak Tahran'ın şu sırada bu militanlara karşı Irak sınırını da aşarak saldırıya geçmesinin başka nedenleri de vardır.Akla ilk gelen neden, İran'ın nükleer program nedeniyle ortaya çıkan krizde, Türkiye'yi kendi safına çekmek arzusudur. Diğer bir deyişle, İran PKK ve yandaşlarına karşı harekete geçmekle, Türk kamuoyunun sempatisini ve desteğini kazanmayı ümit etmektedir. İRAN'ın tam ABD Türkiye'nin bu kriz konusunda desteğini sağlamaya çalışırken, PKK'ya karşı harekete geçmesi, zamanlama bakımından rastlantı değilse, iyi hesaplanmış bir manevradır. İran'ın PKK veya "Pejak"a karşı giriştiği askeri operasyonlarını tamamen tek yanlı mı, yoksa Ankara ile danışarak mı yaptığı pek anlaşılmış değil. Zaman zaman iki ülke istihbarat subayları arasında temasların yapıldığı, bu arada geçen hafta Van'da böyle bir toplantının düzenlendiği biliniyor.İki ülke arasında üst düzey temaslar da gündemde. Yarın Başbakan Erdoğan Bakü'de (Ekonomik İşbirliği Örgütü-ICO toplantısı sırasında) İran lideri Ahmedinecad ile görüşecek... Önümüzdeki pazartesi günü İran'ın yüksek güvenlik yetkilisi ve nükleer müzakerecisi Ali Laricani Ankara'ya gelecek...Türk kaynaklar bu görüşmelerde Türkiye'nin İran'a şu mesajı vereceğini söylüyorlar: "Nükleer politikanızı yeniden gözden geçirin. Uluslararası camiaya karşı meydan okuyan bir tavır almayın, aksine bu anlaşmazlığı uzlaşarak halletmeye çalışın"...Ancak Türkiye'nin İran'la bu tür temasları, özellikle Batı'nın Tahran rejimini tecrit etmeye ve baskı altında tutmaya çalıştığı bir sırada cereyan ediyor. Bazı Amerikalılar bunun Ahmedinecad'ı izlediği politika konusunda "cesaretlendireceği" kanısında. Bazısı ise, "Madem Türkiye kendi inisiyatifiyle bu temasları sürdürmek istiyor, bakalım bundan ne çıkacak?" diye bekliyor... Destek arayışı Aslında Türk diplomasisi İran krizinde sıkışmış durumda: Bir yandan ABD'nin Türkiye'yi kendi yanına çekme çabaları var. Washington'un isteği -diğer müttefikleri gibi- Türkiye'nin de İran'a karşı "yaptırım aşaması"na gelindiğinde bu ortak politikanın içinde yer almasıdır. Ankara İran'ın nükleer programından kaygı duyuyor, Tahran'ın bu konuda esnek davranmasını istiyor. Ama iş "yaptırım" noktasına gelince, buna (kendi çıkarları nedeniyle) pek razı değil. Bununla beraber Türk yetkililerin her fırsatta tekrarladığı şey şu: "Eğer Güvenlik Konseyi'nden bir karar çıkarsa, Türkiye, diğer ülkeler gibi, buna uyar..."Tam bu sırada İran'ın PKK konusunda giriştiği manevranın anlamı bu çerçevede herhalde daha iyi anlaşılıyor.Şimdi Amerikalılar kadar İranlılar da Türkiye'nin gözünün içine bakıyor ve Ankara'nın "kimden yana" bir tavır alacağını merak ediyor.Bunun "ortası" da var tabii. O da taraflarla diyaloğu sürdürerek krizi yatıştırmaya ve bir uzlaşma sağlamaya çalışmak... skohen@milliyet.com.tr Türkiye ortada