Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İran'ın "Merve olayı"nda Türkiye'ye karşı sergilediği tavır ve Ankara'nın bundan duyduğu rahatsızlık, bir kez daha Türk - İran ilişkilerinin inişli - çıkışlı seyrini gözlerin önüne serdi.
Geçen hafta ülkemizin önde gelen düşünce kuruluşlarından SISAV'ın Türk - İran ilişkileri konusunda düzenlediği konferansta konuşan tarihçilerin ve diplomatların da belirttiği gibi, iki komşu ülke arasında ta eskiden beri bir rekabet mevcuttur. Ancak iki ulusun ortak yanları ve çıkarları da çoktur.
* * *
İRAN'daki 1979 devriminden sonra Tahran ile Ankara arasındaki "rekabet" alanına bir de ideoloji girmiştir. Şah döneminde bu rekabet daha çok çıkar farklılıklarından (ve açıkçası Şah'ın megalomanisinden) kaynaklanıyordu. Ayetullah Humeyni'nin iktidara gelmesinden sonra, izlediği "İslam devrimini ihraç" staratejisi ise Ankara'nın laikliği titizlikle koruma politikası ile çatışmaya başladı. İran'ın müdahaleci davranışları, bazı dönemlerde - Sincan olayında oldugu gibi - ilişkilerde ciddi kriz yarattı.
Merve Kavakçı'nın türbanı olayında İranlıların Türkiye'ye karşı açtığı kampanya işte bir kez daha, iki komşu ülke arasında bir ideolojik sürtüşmeye yol açıyor. Türk liderleri, İran'ın Türkiye'ye şeriat rejimini ihraç etmek istediğini söylüyorlar. İran'da Merve olayına tepki gösteren göstericiler ve gazeteler ise Türkiye'de devletin Müslümanları baskı altında tuttuğunu iddia ediyorlar...
* * *
GERÇEKTE Başbakan Ecevit'in de belirttiği gibi, Türkiye İran'ın ideolojisine veya yaşam şekline karışmıyor. Oysa yönlendirici bir rol üstlenen İran direkt veya dolaylı biçimde müdahalelerde bulunmaya yelteniyor. Nitekim İranlılar Merve'yi savunmayı sanki kendilerine vazife edinmişler. (Başka hangi ülke böyle davranıyor?) Eğer İran'da Türkiye aleyhinde böyle bir kampanya başlatılmasa idi, şimdiki sürtüşme olur muydu?
Ancak bu sürtüşmeyi bir kriz olarak nitelendirmek doğru değil. Türk Dışişleri yetkilileri, Tahran'a gereken uyarıyı yapmakla beraber, olayı büyütmemek çabasında. İran diplomasisinin de şimdi havayı yumuşatmaya çalıştığı görülüyor.
* * *
BU konuda en büyük zorluk, İran'ın siyasal yapısının şu sırada bir karışıklık göstermesidir. Bir yandan Cumhurbaşkanı Hatemi'nin başını çektiği daha "liberal" kesim, öte yandan Ayetullah Hamaney'in etrafındaki "radikal" dinci kesim...
İran'ı yakından izleyen Türk yetkililer ve analistler, Türkiye karşıtı kampanyayı, bu ikinci kesimin işi olarak görüyorlar. Amaçlarının da, bunu İran içinde son zamanlarda beliren daha liberal veya laik akımı zapturapt altına almak, yani Merve olayını bir iç propaganda malzemesi olarak kullanmak olduğunu söylüyorlar. Hatemi ve ekibine kalsa, bunu hiç de mesele yapmayacağını düşünüyorlar...
Anlaşılan İran'da bu ikilik ve kendi bünyesi içinde çekişmeler sürdükçe, Türkiye ile İran arasındaki ilişkiler de inişli - çıkışlı bir seyir izlemeye devam edecektir...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr