ÖNCEKİ gün İspanya’nın Bask bölgesindeki Burgos kentinde ayrılıkçı terör örgütü ETA’nın polis lojmanlarına karşı giriştiği bombalı saldırı karşısında, bizde şöyle diyenler oldu: “Bakın, etnik gruplara demokratik haklar, hatta özerklik verildiği halde, terör duruyor mu?”
İlk bakışta İspanya’daki olay öyle görünebilir; ama durum, o kadar basit değil.
Yani, İspanya’daki Bask bölgesine özerklik verilmesi ile ETA terörünün devam etmesini irtibatlandırmak yanlış.
Önce şu soruyu sormak gerek: Eğer İspanya, Franco döneminden sonra giriştiği demokratikleşme çerçevesinde, 1978 Anayasası ile, bazı bölgelere özerklik vermeseydi ve hükümet sorunun çözümü için sadece “askeri opsiyonu” seçseydi, ETA terörü son bulacak mıydı?
ETA tam 50 yıl önce (31 Temmuz’da) kurulmuş bir örgüt. Kırk yıldır da terörist eylemlerini sürdürüyor. Onun tek bir hedefi var: İspanya’nın kuzeyi ile Fransa’nın güneyinde, Bask halkının yaşadığı bölgeleri içine alan, bağımsız bir devlet kurmak.
Bir avuç “umutsuz”...
YILLAR boyunca, ETA yöneticileri (bugün ikinci, hatta üçüncü nesil mensupları) bunun gerçekleşmesinin mümkün olmadığını anlamış olmalıydı. Giriştikleri şiddet kampanyası, yüzlerce kişinin ölmesine rağmen, onları bu amaçlarına bir adım yaklaştırmış değil. Halen bir avuç gözü dönmüş, umutsuz militan, zaman zaman bazı eylemlerle örgütün hâlâ var olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.
Burgos kentinde girişilen son saldırının amacı da bu. Teşkilatın 50. yıldönümü arifesinde, militanlar böyle bir mesaj vermek istemiş olabilirler. Ancak bu mesaj onlara bir şey kazandırmadığı gibi, aksine geri tepiyor.
Bask bölgesi halkı başta olmak üzere, İspanya’nın çeşitli yerlerinden ETA’ya karşı yükselen sesler, örgütün “siyasal bakımdan artık bittiğini” gösteriyor, “Askeri” bakımdan da fazla bir gücü kalmadı. Geçenlerde, askeri lideri G. Aspiaza başta olmak üzene, savaşan kadronun elebaşları yakalandı. İspanya istihbarat uzmanlarına göre, bugün eylemleri planlayan ve uygulayan “şebeke” 30 kişiden ibaret!
İşte ETA bugün öylesine zayıflamış ve marjinal hale gelmiş bir terör çetesi. Bu, İspanya güvenlik güçlerinin, Fransa ile işbirliği yaparak, pek çok militanı yakalaması ve örgütün lojistik kaynaklarını kurutması sayesinde oldu. Terör uzmanlarına göre, ETA şimdi şiddeti adeta iş edinmiş, hayattan umudu kesmiş ve kendini bundan önceki ETA liderlerinin vârisi sayan bir avuç militanın elinde.
Terör ayrı konu
ETA için -hükümetin ve güvenlik güçlerinin indirdiği darbelerin yanı sıra- en büyük şok da, Bask halkının öfkesi ve nefretidir. Bask, İspanya’nın en zengin bölgelerinden biri. Basklılar sağlanan özerklik sayesinde, öz yönetime sahip. Yaşam standardı yüksek. Dolayısıyla, hayatlarından memnunlar. ETA’nın amaçlarını, yani bağımsızlık hayallerini paylaşmıyorlar. Şiddet eylemlerini lanetliyorlar.
İspanya hükümeti, örgütü çökertmek için ne gerekiyorsa yapıyor. Onu muhatap da kabul etmiyor. Ama İspanyollar Bask’a (ve diğer bazı bölgelere) geniş demokratik hakların ve özerkliğin verilmesinden pişman değiller. Bu hak ve özgürlükler ülkenin toprak bütünlüğünü, ulusal birliğini, siyasal ve sosyal dokusunu bozmadı, tam aksine perçinleştirdi.
ETA’nın, şimdi marjinalleşmiş olarak terörist saldırılarını sürdürmesi, ayrı bir olay. Bunun İspanya’nın oturtmayı başardığı siyasi sistemle ilgisi yok. İngiltere ve diğer demokratik ülkeler gibi, İspanya da, bütün mücadeleye rağmen arada bir hortlayan terör yüzünden, doğru yaptıklarından vazgeçecek değil...