Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakanın ve ona eşlik eden yetkililerin yanıtı açık: "Evet istediğimizi sağladık"...Buna karşılık muhalefetin değerlendirmesi bunun aksi yönde. Yani Türkiye beklediğini elde edemediği gibi, CHP lideri Baykalın deyişi ile "tarihi hatalar" bile yapılmış...***BAŞTA belirttiğimiz gibi, her ziyaret sonrası görmeye alıştığımız film, bir kez daha önümüze çıkıyor.Gerek Türk, gerekse ABD yetkililerinin resmi açıklamalarına bakarsak, bu ziyareti başarılı saymamamız için bir neden yok. Türkiye iki ana konuda, yani Kıbrıs ve Irak meselelerinde, beklediği sonucu aldı.Ama resmi beyanların dışında, "içeride" konuşulanların ayrıntıları (veya bu sorunların ayrıntılarına ne kadar inildiği) tam olarak bilinmedikçe, sağlıklı bir değerlendirme yapmak olanaksız. Belki bu, önümüzdeki günlerde açıklık kazanacak ve Washingtondaki görüşmelerin gerçekten Türkiyenin istediği gibi cereyan edip etmediği anlaşılacaktır...***BEYAZ Saraydaki konuşmalara hakim olan iki konudan biri olan Kıbrıs sorunu üzerinde, genel hatları ile bir mutabakat sağlamak, görünüşe göre, zor olmadı.Bush yönetimi, Türkiyenin müzakerelerin yeniden başlatma yönündeki inisiyatifini destekliyor ve Başbakan Erdoğanın isteği doğrultusunda, daha aktif olarak devreye giriyor. Nitekim Dışişleri Bakanı Colin Powell hemen harekete geçiyor, bir yandan BM Genel Sekreteri Kofi Annanın nezdinde girişimde bulunuyor, diğer yandan da Rum ve Yunan tarafına gerekli mesajları gönderiyor...Türk diplomasisinin Kıbrıs atağına geçerken, dünyanın tek süper gücü ABDyi yanında görmek istemesi doğal. Başbakan Erdoğanın ABD ziyareti de bunun sağlanması için bir fırsat oluşturdu. Sonuç olarak Bush yönetimi Ankaranın bu açılımından "cesaretlendiğini" açıkladı ve bir nevi "kolaylaştırıcı" veya daha doğrusu "yardımcı", ("arabulucu" değil) rolünü de üstlenmeyi kabul etti. Bu bakımdan Türk tarafının Washingtondaki temaslarında istediğini elde ettiği de söylenebilir...***AMA iş burada bitmiyor. Akla bir dizi soru geliyor: ABDnin devreye sokulması aslında iyi mi kötü mü? Bu seçim yılında Başkan Bush ve ekibi, Rumlara ve Yunanlılara ne kadar baskı yapabilir? Genel Sekreter ve yardımcıları ABDnin müdahalede bulunmasını ne kadar ister, bu telkinleri ne kadar dikkate alır? Daha da önemlisi, ABDnin belirleyici bir rol oynamaya soyunması, ileride Türk tarafının da hoşlanmayacağı bazı baskılarda ve dayatmalarda bulunması riskini taşımıyor mu?Bunları da düşünüp tartışmakta yarar var... skohen@milliyet.com.tr TÜRKİYE istediğini elde etti mi? ABDye her Türk liderinin yaptığı resmi ziyaretten sonra sorulan bu sorunun yanıtı, bu kez de Başbakan Tayyip Erdoğanın Başkan Bush ile yaptığı görüşmenin ışığında, herhalde daha çok tartışılacak.