Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sami KOHEN

BU kez dünya telaşlandı. ABD'den AB'ye kadar çeşitli ülkeler ve uluslararası kuruluşlar, Kosova'daki olaylara (Körfez'deki durumu adeta unutarak) büyük ilgi gösteriyor, şimdiden kararlı bir tavır ortaya koyuyor.
Bu "telaş"a sevinmek lazım! En azından bu kaygı, uluslararası camianın, bu kez Kosova'daki kargaşa karşısında kayıtsız kalmayacağı umudunu veriyor. Eğer dünya 6 yıl önce, Bosna'da kanlı olaylar patlak verdiği zaman gereken ilgiyi - ve hatta telaşı - gösterseydi, herhalde yaşanan büyük facia da önlenmiş olurdu...
Şimdi hiç olmazsa sürtüşmelere son vermek ve anlaşmazlığa barışçı yoldan bir çözüm sağlamak için, bir hareketlilik görülüyor.
Devreye giren ülkelerin hepsi, taraflara itidal ve diyalog öneriyor. Mesajların başlıca adresi Belgrad. Sırp hükümetinin baskıya ve zora başvurmaması, Kosova'ya daha geniş özerklik tanıyacak yeni bir tavırla masaya oturması isteniyor. İkinci adres olan Kosova'daki Arnavut yönetiminin de, ön şart koşmadan Sırplarla diyaloğa girmesi talep ediliyor.
Böyle bir uzlaşma sağlanabilecek mi? Bu, büyük ölçüde, uluslararası camianın başlattığı girişimleri sonuçlandırmak için göstereceği kararlılığa bağlı...
* * *
YILLARDAN beri süregelen Kosova meselesi, Balkanlar'ın bu kesiminin coğrafik, tarihi, etnik, dinsel, sosyal koşullarının kompleks özelliklerini taşıyor. Bugün, sokaklara yansıyan şiddet ve güç gösterileri ile iyice yüzeye çıkan uyuşmazlığın temelinde yatan, aslında - diğer bazı ülkelerde de görülen - iki karşıt tutumdur.
* Sırpların temel görüşü, ülkenin
(yani şimdiki Yugoslav Federal Cumhuriyeti'nin) toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunması ilkesine dayanıyor. Belgrad, bu noktadan hareket ederek, 1989'dan sonra eski özerk statüsünü kaldırarak kendisine sıkıca bağladığı Kosova'nın, Cumhuriyet'ten kopmasına şiddetle karşıdır. Bu nedenle bağımsızlık isteyenlere bölücü, şiddete başvuranlara terörist olarak bakıyor. Sırplar, 1990'dan sonra eski Yugoslavya'nın parçalanmasından ve 4 eski federe cumhuriyetin bağımsızlığa kavuşmasından sonra, Kosova gibi bölgelerin ülkeden ayrılmasına asla razı değiller.
* Kosova'nın 2 milyon nüfusunun yüzde 90'ını oluşturan Arnavutların temel görüşü ise, ulusların kendi siyasal geleceklerini belirleme ("self determinasyon") ve de bağımsız olma prensibine dayanıyor. Arnavutlar bunu tarihi ve siyasi bir hak olarak görüyorlar. Son yıllarda Belgrad'ın kurduğu hakimiyetin, Kosova'nın 1989'a kadar sahip olduğu özerkliği ortadan kaldırdığı bir gerçek. Son zamanlarda artan baskılar bölge halkının milliyetçilik duygularını ve bağımsızlık istemini büsbütün pekiştirmiştir. Arnavutlar olup bitenlerden sonra Sırpların yönetiminde - hatta Sırplarla birlikte - yaşayamayacakları kanısını taşıyorlar ve artık özerklik statüsünü de istemiyorlar...
* * *
EVET, Kosova sorununun temelindeki uyuşmazlık, bir tarafın "toprak bütünlüğü ve üniter devlet", diğer tarafın da "self - determinasyon ve bağımsızlık" kavramına ve ilkesine sımsıkı bağlanmasından kaynaklanıyor. Tıpkı eski Yugoslavya, eski Sovyetler Birliği ve diğer bazı ülkelerde görüldüğü gibi...
Bir orta yol bulunabilir mi? Dün de belirttiğimiz gibi halen İstanbul'da Balkanlar'la ilgili ilginç bir uluslararası toplantı yapılıyor. Çeşitli ülkelere mensup "genç liderler"in de katıldığı toplantıda, Leo Tindemans'ın başında bulunduğu (ve "Barışa Çağrı" başlığı altında bir kitap olarak yayınlanan) bir raporu tartışıyor.
Bu raporda çok doğru tespitler var. Örneğin "Kosova'da çözüm ne kadar ertelense, facia riski o kadar artar" deniyor.
Raporda çözüm için öne sürülen tavsiyeler özetle şöyle: Kosova'ya 1974'te öngörülen (1989'da kaldırılan) otonomiden daha geniş bir özerklik verilmeli. Arnavut liderler bağımsızlık dışında hiçbir şey görüşmeme koşulunu geri almalı ve Sırplarla müzakereye oturmalı. Federasyon veya konfederasyon gibi formüller tartışmaya açılmalı. Uzlaşma sağlanamazsa, hakemliğe başvurulmalı...
Şu sırada Kosova'da durumu yatıştırmak için devreye giren ülkelerin ve kuruluşların tavsiyeleri de bu doğrultuda.
Bu gelişmeler karşısında Türkiye'nin durumu ve tutumu ne? Bunu da yarın değerlendireceğiz...


Yazara Email S.Kohen@milliyet.com.tr