Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kıbrıs Türk yönetimi, bu jestin uluslararası camiada destek göreceğini ve Rum tarafının baskı altına girip sonunda kendi kesimindeki duvarı da yıkmak zorunda kalacağını düşünmüştü.Buna karşı olanlar ise, bu jesti "karşılıksız bir taviz" olarak görüyor ve Papadopulos yönetiminin de bundan etkilenmeyeceğini öne sürüyordu.Önceki gün Rum kesimindeki duvarın, bizzat Papadopulos'un talimatıyla ve daha önce ortaya attığı önkoşullar olmaksızın yıkılmış olması, Cumhurbaşkanı Talat'ın -ve onu destekleyen Türk diplomasisinin- doğru hareket ettiğini gösterdi.Şimdi Papadopulos bu gecikmiş davranışın bir "iyi niyet jesti" olarak "satmaya" çalışıyor. Hatta bir adım ileriye gitmek istercesine, Yeşil Hat üzerindeki diğer bazı geçiş kapılarını da (Yeşilırmak'tan başlayarak) açmaya hazırlandığını ilan ediyor... KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, geçen ocakta Lefkoşa'nın Türk ve Rum kesimini ayıran geçiş kapılarından Lokmacı'daki köprüyü yıkma kararını aldığı zaman, bazı çevrelerin itiraz ve eleştirilerine hedef olmuştu. Ne oldu da Papadopulos birdenbire tavır değiştirdi? Duvarı yıkmak, kapıları açmak gerçekten Türk tarafıyla yakınlaşmak ve uzlaşmak yönünde bir "iyi niyet jesti" mi, yoksa bir siyasi manevra veya şov mu?Papadopulos'un Lokmacı'daki duvarı özellikle AB'nin baskılarıyla yıktırmak zorunda kaldığını Rum kesimindeki gazeteler dahi, açıkça yazıyorlar: Bunda AB'nin genişlemeden sorumlu yetkilisi Olli Rehn'in yaptığı son bir girişimin etkili olduğu anlaşılıyor. Zaten AB içinde Papadopulos'a karşı giderek artan bir rahatsızlık hissediliyor. Diğer bir deyişle, Rum lideri, çok güvendiği AB platformunda dahi, iyice sıkışmaya başladı. Dolayısıyla, duvarı yıkma kararı, bir bakıma, "tribünlere" oynadığı bir gösteri sayılabilir.Papadopulos bu jestle, Türk tarafını sıkıştırmak, hatta Türkiye'yi adadaki Türk askerlerini çekmeye zorlamak için bir manevra olarak düşünmüş de olabilir. Nitekim "jest"ini dış dünyaya" satmaya" çalışırken, artık Ankara'nın da asker çekme konusunda bir adım atması gerektiğini söylemesi de bunu gösteriyor.Ancak, sebebi veya amacı ne olursa olsun, Papadopulos'un Talat'ın attığı adımın gerisinde kalmak istememesi ve sonuçta onun da buna karşılık vermesi, önemli bir gelişmedir ve bu, bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Amaç ne? Yeşil Hat üzerindeki barikatların kaldırılması (insan ve mal geçişlerini tam olarak başlatması halinde) "güven artırıcı önlemler" çerçevesinde, olumlu bir adım oluşturabilir. Günümüzde birçok karmaşık uyuşmazlıkların çözümünde bu yönteme başvurulmakta ve başarı sağlanmaktadır.Kuşkusuz Kıbrıs sorununda güven artırıcı bazı hareketlerle çözüm yolunun mutlaka açılacağının garantisi yok. Ama bu yolu denemekte yarar var...Barikatların yıkılıp geçiş noktalarının açılması konusunda eğer samimi bir "ortak irade" oluşursa, bu dahi, tıkalı bulunan siyasi diyalog kanalını açabilir. Nitekim, şu anda, geçen temmuzda kurulmasına karar verilen teknik komitelerin çalıştırılması, hatta bir Talat-Papadopulos zirvesinin düzenlenmesi olasılıklarından söz ediliyor. BM, ABD, AB bu yönde çaba harcıyorlar.Kısacası, Kıbrıs konusunda bir hareketlenme başladı. Son jestler veya "ufak adımlar" sonuçta eğer yakınlaşma ve uzlaşma yolunu açacaksa, gene de teşvik edilmeye değer... skohen@milliyet.com.tr Sonuca bakmalı