Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu, Kâbil'in de giderek Bağdat'a dönüşmekte olduğunun bir işareti mi?Korkulan şey bu.Şimdiye kadar Afganistan'ın daha çok güney bölgesinde faaliyette bulunan Taliban'ın eylemlerini sözde daha güvenli olan başkente taşımayı başardığı artık apaçık belli.Arada bir Kâbil'de bombalar patlıyordu; ama dünkü saldırının boyutları, Taliban'ın başkent dahil, ülkenin çeşitli yerlerini vurma yeteneğine kavuştuğunu gösteriyor.Bunu artık NATO yetkilileri de açıkça söylüyorlar. Afganistan'ın başkenti Kâbil'den dün TV ekranlarına yansıyan görüntüler, Bağdat'ın artık alışılagelen manzaralarından farklı değildi: Kentin merkezinde bir arabayla gerçekleştirilen intihar saldırısı, ölüler, yaralılar... Taliban'ın bu kadar ses veren saldırılarının zamanlaması da ilginç. Gerillaların eylemlerini iki olaya denk getirdiği açık: Birincisi, 11 Eylül olaylarının 5'inci yıldönümünün arifesi... Hatırlanacağı gibi, ABD mahut saldırılardan hemen sonra, "uluslararası terörizme karşı savaş açmak" gerekçesiyle, Afganistan'ı işgal etmişti. Beş yıl sonra, terörizmin kaynağı olarak gösterilen Afganistan'daki terör odakları (El Kaide, Taliban gibi) hâlâ faaliyette. Güney bölgesine hâkim olan Taliban da gücünü -Kâbil'i hedef alacak kadar- pekiştirmiş görünüyor.Zamanlamada ikinci unsur, Varşova'daki NATO toplantısı... Gerçekten 26 NATO ülkesinin temsilcileri dün Afganistan'daki ISAF askerlerinin sayısının artırılması konusunu tartışırken, Taliban Kâbil'de bombayı patlattı! Bu da bir nevi meydan okuma...Taliban'ın bir süreden beri gücünü artırdığı biliniyordu. Ülkenin güneyine hâkim olan gerillalar, sadece "vur-kaç" eylemleriyle yetinmeyip daha düzenli bir gerilla savaşı vermeye başladılar. Kullandıkları silah ve teçhizatta da hissedilir bir gelişme var.Askeri gözlemcilere göre, bunun başlıca kaynağını, Pakistan'ın Afgan hududuna yakın bölgesindeki Taliban yanlısı yeraltı güçler oluşturuyor. Ayrıca Afganistan'da üretilen afyondan sağlanan kara para da önemli bir kaynak... Nihayet Afganistan'ın içinde bulunduğu şartlar altında "cihat" hedefinin etrafında birleşebilecek geniş bir "insan kaynağı" da var... Beş yıl sonra durum Taliban'ın bu "performansı" karşısında, NATO açıkçası şaşkın ve de sıkışmış durumda. NATO emrindeki 19 bin kişilik çokuluslu gücün ancak ufak bir kısmı "gerçek savaş"a katılıyor. Bu savaşın cereyan ettiği güney bölgesinde İngiliz, Kanada ve Hollanda birlikleri son olarak geniş bir operasyona girişti ama 35 askerini de kaybetti. NATO komutanları, bölgeye mutlaka ek kuvvet gönderilmesini istiyor, ama buna kimse istekli görünmüyor (Türkiye'nin de böyle bir talebi kabul etmeyeceği belli oldu)...Uluslararası camia, Taliban'ın kaynaklarını da kurutamıyor. Pakistan'da Müşerref yönetimi, kendi topraklarındaki Taliban yanlısı hareketlerden korkuyor ve kuzeyden Afganistan'a geçişlere engel olamıyor... Aynı şey, bir türlü önlenemeyen uyuşturucu ve silah trafiği için de söylenebilir...Batı'nın Taliban karşısındaki çaresizliği ortada. Ancak ABD'nin ve NATO'nun zaafı, Taliban'ın esas amaçlarını da unutturmamalı. Bir ara yönetimi ele alan Taliban, Afganistan'a nasıl bir rejim getirmeye çalıştığını açıkça sergilememiş miydi?.. skohen@milliyet.com.tr Esas savaş şimdi...