Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan cumhurbaşkanlarının katılımı ile Trabzon'da gerçekleşen "üçlü Kafkas doruğu", Türk diplomasisinin aylardan beri üzerinde çalıştığı bir projeyi yaşama geçirdi.
Üç ülke, bölgede güvenlikten ekonomiye kadar, çeşitli alanlarda yeni bir "işbirliği ekseni" kurdu.
Bu da Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanı iken "Kafkasya İstikrar Girişimi" adı altında ortaya attığı öneriye dayanıyor. Bir nevi "Balkan İstikrar Girişimi" gibi...
Önceki gün Trabzon'daki zirvenin açılışında, Cumhurbaşkanı Sezer'in Kafkasya ile ilgili yeni projeyi 1997'den beri Türkiye, Bulgaristan ve Romanya'nın dahil olduğu üçlü Balkan işbirliği sistemine benzetmesi de anlamlıdır.
Trabzon'da atılan temel, Kafkasya'daki bu yeni "eksen"i - Balkanlar'daki gibi - artık kurumlaştırıyor.
* * *
TRABZON doruğunda üçlü işbirliği ile ilgili somut adımlar atıldı:
Güvenlik alanında; terörizme, organize suça ve kaçakçılığa karşı savaş konusunda bir anlaşma imzalandı.
Enerji alanında; Azerbaycan'dan Gürcistan yolu ile Türkiye'ye bağlanacak petrol ve doğalgaz boru hatları konusunda tam bir kararlılık beyan edildi.
Siyasal alanda; ikili veya çok yanlı olarak bölgeyi yakından ilgilendiren konularda mutabakat ve dayanışma sağlandı...
Üç lider de konuşmalarında bu işbirliğinin bölgenin istikrarına katkıda bulunacağını vurguladı.
Kafkasya dünyanın en sorunlu bölgelerinden biri. Bu bakımdan da Balkanlar'ı andırıyor. Burada da etnik sürtüşmeler, ayrılıkçı hareketler, komşu ülkeler arasında çatışmalar, terörist eylemler, çeşitli mafya faaliyeti - ziyadesi ile - var. Dış güçler bölgede etkinlik yarışı içinde. Zengin enerji kaynakları bölge ülkeleri arasında uyuşmazlıklar yaratıyor...
* * *
BÖYLE bir tabloda birbirleriyle kavga etmeyen, aksine ortak çıkarları nedeni ile yakın dost olan bu üç ülkenin, bir işbirliği ekseni kurması çok önemli.
Ümit edilen şey, bu girişimin sadece üç ülkeyi daha da birbirine yakınlaştırması değil, diğer bölge ülkelerini ve hatta bölge ile ilgili dış güçleri de, böyle bir eksenin içine çekmesidir.
Bunun hiç de kolay olmadığı açık. Ermenistan'ın Azerbaycan ile arası açık. Ermeni işgali son bulmadıkça ve Karabağ sorunu çözümlenmedikçe şimdiki gerginlik de devam eder... Gürcistan, içeride Abhazya ve Osetya'nın ayrılıkçı çıkışları ile karşılaştıkça ve bu hareket Rusya'dan destek gördükçe güven ve huzur sağlanamaz... Zengin enerji kaynaklarının yatağı olan Hazar havzası üzerinde "sahildar" beş ülke arasında (bu zenginliğin paylaşımı konusunda) anlaşmaya varılmadıkça (ki geçen hafta Aşkabat zirvesinde gene varılamadı), bölgede uyum ve işbirliği gerçekleşemez... Ve belki de en önemlisi, ABD ile Rusya bu bölgede (ve uzantısı olan Orta Asya'da) "büyük oyun" hesaplarını terk etmedikçe ve tek yanlı müdahalelerde bulundukça, Kafkasya'da istikrar kurulamaz...
* * *
BUNA rağmen saydığımız bir dizi olumsuz unsurun yanı sıra, bazı cesaret verici işaretlerin de bulunduğunu belirtmek gerek.
Örneğin 11 Eylül'den sonra, ABD ile Rusya arasındaki yakınlaşma ve bölgede daha uyumlu ve dostane bir politika izleme çabası gibi... Şimdi bölge ülkeleri (ve bölgeye yakın ülkeler de) yeni bir "çıkar ayarı" yapmak zorunluğu ile karşı karşıya bulunuyorlar.
Üçlü Kafkas ekseni, bir nüve olarak, bölgede yeni dengelerin oluşmasına ve bazı pürüzlerin giderilip "istikrar girişimi"nin genişlemesine önemli katkıda bulunabilir...