SON zamanlarda Türkiye’de yapılan tüm kamuoyu araştırmaları, toplumun geniş bir kesiminin başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere dış dünyaya şüphe ve güvensizlikle baktığını ortaya koyuyor.
Geçenlerde Pew ve Alman Marshall Fonu (GMF) gibi araştırma kurumlarının düzenlediği anketler, Türk toplumunun ABD -ve Batı- aleyhtarlığında, en önde gelen ülke olduğunu gösterdi.
Bu hafta Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Yılmaz Esmer’in açıkladığı bir kamuoyu araştırmanın sonucu da, toplumdaki bu eğilimi bir kez daha doğruladı.
Prof. Esmer ve ekibinin yürüttüğü kapsamlı araştırmanın ABD ve AB ile ilgili bölümü, Türkiye’de geniş bir kesimin bu “dost ve müttefik” ülkelere karşı beslediği derin güvensizlik ve kaygıyı gözlerin önüne seriyor.
Anket sonuçlarına göre, Türk halkının toplam yüzde 86’sı ABD’nin Türkiye’yi bölmek istediğini düşünüyor. (ABD’nin böyle bir niyet taşımadığına inananların toplam oranı ise yüzde 14’den ibaret)... AB’nin de Türkiye’yi bölmek istediğini öne sürenler yüzde 76’yı buluyor, aksini düşünenler ise yüzde 24 civarında...
Kuşkusuz Prof. Esmer -benzer kurumlar gibi- bu araştırmayı bilimsel yöntemlerle yürütmüştür. Bununla beraber bu tür anketlerde soruların formüle ediliş tarzı ve söyleşi için ülke çapında örnekleme sistemi ile seçilen kişilerin nitelikleri gibi faktörler, sonucu bir ölçüde etkiliyor. Ancak, bu araştırmada ortaya çıkan oranlar o kadar yüksek ki, bir yanılma payı olsa dahi, geniş bir kesimin eğilimi hakkında şüphe bırakmıyor.
Sevr sendromu
BUNDAN öncekiler gibi, bu anket de Türk kamuoyunda yabancı ülkelere ve özellikle Batılılara karşı kuşkudan da öte, bir fobinin yer aldığı görülüyor. Bu ruh hali halk arasında “Türkün Türkten başka dostu yok” şeklinde ifade ediliyor.
Ancak ABD’nin ve AB’nin Türkiye’yi bölmek istediği şeklindeki düşünce, şuur altında iz bırakmış olan “Sevr sendromu”nun etkisini yansıtıyor.
Türkiye’nin dünya sahnesine etkin biçimde çıktığı, uluslararası platformda önemli roller üstlendiği, eski dostluklarını güçlendirmeye ve yeni dostlar edinmeye çalıştığı bir dönemde, kamuoyunun hâlâ böyle korkular ve kompleksler taşıması, gerçekten bir çelişki oluşturuyor. Ayrıca kamuoyunun yaklaşık yüzde 60’ı AB üyeliğinden yana iken, yüzde 76’nın onun Türkiye’yi bölmeye çalıştığına inanması da, bu paradoksu gözlerin önüne seriyor.
Prof. Esmer’in araştırmasının diğer bölümlerinde de kamuoyunun tutumundaki başka çelişkiler göze çarpıyor. Örneğin hoşgörü ve sevgi duygularının toplumun özelliklerinden biri olduğu her vesileyle tekrarlanmasına karşılık, bu ankette insanların yüzde 64’ü Yahudileri, yüzde 52’si de Hıristiyanları komşu olarak istemiyor.
Başlıca faktörler
ABD ve AB konusundaki kuşku ve kaygıların nedenlerine gelince, bu konuda analistlerin tespitlerini şöyle özetleyebiliriz:
1- Bilgi eksikliği. Kamuoyunda bazı yanlış düşünceler bilgi yetersizliğinden ve önyargılardan kaynaklanıyor.
2- Siyasetçilerin popülist konuşmaları ve yaklaşımları.
3- Medya’nın dezenformasyon veya sansasyon türünde yayınları.
4- Kamuoyunda zaten geçmişten gelen bazı derin kuşku ve fobilerin etkisi...
Tabii zaman zaman ABD’den ve AB’den gelen ve Türk halkının haysiyetini rencide eden veya toplumu öfkelendiren çeşitli davranışları ve beyanları da bunlara eklemek gerek. Ancak Türkiye kendi gücü ve özgüveniyle bunları aşabilecek durumdadır.