BAŞBAKAN Erdoğan’ın Ermenistan’la ilişkilerin normalizasyonunu Yukarı Karabağ sorununun çözümü önkoşuluna bağlaması, Ankara ile Erivan arasındaki görüşme sürecinin kesilmesine yol açabilir mi?
Başbakan’ın Bakü’de ortaya koyduğu tavır, beklendiği gibi, Erivan’da kızgınlık yarattı. Ancak Ermenistan’ın 22 Nisan’da ilan edilen “yol haritası” üzerindeki temas sürecinden çekileceğine ilişkin herhangi bir işaret yok. Yani şu anda, konuşmaların kesilmesi söz konusu değil.
Ne var ki, bu süreç başta beklendiğinin aksine normalizasyon bağlamında kısa sürede sonuç vereceğe hiç benzemiyor. Bu şartlarda açıkçası, sürecin canlı tutulabilmesi dahi bir başarı sayılacak.
İlk bakışta “Yukarı Karabağ sorunu çözümlenmeden Ermenistan’la sınırlar açılamaz,” ifadesi, kafa karışıklığı yaratıyor. Yıllardır sürüncemede kalan bu karmaşık meselenin kısa sürede halledilmesi mümkün görünmediğine göre, bu ifade “Erivan ile ilişkilerin normalleştirilmesi için daha uzun yıllar beklemek gerek” anlamına gelmez mi?
Sorunun iki yüzü
Ermenistan’la müzakerelerin içinde yer alan bir hükümet yetkilisi, kendisine sorduğumuz bu soruya şu yanıtı verdi:“Bundan kastedilen şey, daha çok, Ermenistan’ın işgali altındaki Azeri toprakları, yani “reyon” denilen 7 bölgedir. Ermenistan’ın bu bölgelerden çekilmesi ile ilgili görüşmelerde olumlu gelişme var... Doğrudan Yukarı Karabağ meselesi ise, ayrı bir konu. Bu konuda AGİT Minsk Grubu şimdi daha aktif şekilde devrede. Bunun halli çok daha kompleks ve güç. Ancak bu konuda Yukarı Karabağ’ın nihai statüsünün belirlenmesinin ertelenmesi söz konusu”...
Bu duruma göre, Türkiye’nin ön şart olarak öne sürdüğü husus, 7 reyondaki işgalin sona ermesiyle ilgili. Yetkilinin deyişiyle, “Bunun için herhalde çok uzun zaman beklemek gerekmeyecek.” Eğer Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalizasyon görüşmeleri süreci devam eder ve kararlaştırılan “yol harita”sında ileri adımlar atılırsa, bu süreç, Minsk Grubu çerçevesinde yürütülen “öteki süreçle paralel” olarak gelişecek...
Ne var ki, Ermenistan’ın bu reyonlardan çekilmesi dahi beklenecekse, Ankara’nın Ermenistan’la sınırların açılması ve diplomatik ilişkilerin kurulması gibi adımları atması gene bir hayli zaman alacak.
Daha önceki bir yazımızda belirttiğimiz gibi, Başbakan’ın Bakü’de ortaya koyduğu tavır, “eski pozisyona dönüş” anlamını taşıyor: Yani önce Ermenistan “işgal edilmiş topraklardan çekilecek” (bundan kastedilen Yukarı Karabağ değil, 7 reyon dahi olsa) sonra Türkiye normalizasyon adımlarını atacak...
Türk-Yunan örneği
BU daha önce diplomatik çevrelerde sözü edilen pozisyondan farklı. Başta düşünülen yöntem, normalizasyon adımlarıyla, mevcut sorunların çözümü için daha müsait bir ortam oluşturmaktır.
Aslında böyle bir yöntem, Türk-Yunan ilişkilerinde başarılı bir model oldu diyebiliriz. Türk ve Yunan liderleri, karmaşık Ege sorunlarının kısa sürede çözümlenemeyeceği gerçeğinden hareketle, önceliği ilişkilerin düzeltilmesine ve güven ortamının kurulmasına vermeyi yeğlediler.
Şu anda sorunlar hâlâ çözümlenmiş değil; ama ilişkiler gayet dostane gelişiyor. Hafta sonu Atina’da dinlemek fırsatını bulduğumuz Başbakan Karamanlis, konuşmasının önemli bir bölümünü Türkiye ile ilişkilere ayırdı, kaydedilen gelişmeleri anlattı ve Atina’nın Türkiye’ye AB üyeliği konusunda tam destek verdiğini vurguladı. İlginç bir rastlantı, Başbakan Erdoğan da geçen cuma, Polonya ziyareti sırasında, Yunanistan’la ilişkilerden söz etti ve Atina’nın Türkiye ile ilgili tutumunu pozitif olarak nitelendirdi...
Keşke bu yöntem Türkiye-Ermenistan ilişkileri için de örnek alınabilse...