Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


KKTC’de pazar günü yapılan yerel seçimlerin sonucu, "belediye sınırları"nı aşan önemli bir siyasal anlam taşıyor.
Halkın geniş bir kesiminin verdiği mesaj, çözüm ve AB üyeliğini istediği ve bugünkü politikalardan hoşnutsuzluk duyduğudur.
Gerçi yerel seçimlerde kentin veya köyün çevre, yol, su, sağlık vs. gibi sorunları ön planda yer alır, çeşitli partilere mensup adayların kişiliği de sonuç üzerinde etkili olur.
KKTC’deki belediye seçimlerinde de bu koşullar rol oynadı tabii. Ama iktidar partisi sağcı UBP’nin gerilemesine, buna karşılık solcu CTP’nin büyük başarı kazanmasına esas yol açan, siyasi faktör oldu.
* * *
BAŞBAKAN Derviş Eroğlu’nun Ulusal Birlik Partisi (UBP) 28 belediyeden 16’sını kazandı; ama nüfusun yarısından fazlasının toplandığı üç önemli kentin - Lefkoşa, Magosa ve Girne’nin - yönetimini kaybetti.
Mehmet Ali Talat’ın Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ise, bu üçü dahil, 5 kentte birinci parti durumuna geldi. Ülke genelinde de UBP’den sonra ikinci büyük parti oldu.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, yerel sorunlar bir ölçüde UBP’nin başarısızlığında ve CTP’nin parlak bir sonuç almasında rol oynadı. Ancak CTP’nin başarısının önemli bir nedeni kampanyayı genel siyasal ve ekonomik meselelere kaydırabilmesidir. Nitekim CTP kampanyada "Çözüm kapıda açın, Avrupa kapıda açın" sloganı ve şarkısı ile sesini duyurdu...
* * *
SEÇİM sonucu, Kıbrıs Türk halkının halen içinde yaşadığı koşullarda ve yöneticilerin izlediği politikalarda mutlaka bir değişiklik istediğini ortaya koydu.
KKTC’de ekonominin hali, "anavatan"ınkinden beter! Türkiye’den "ithal" edilen enflasyon ve benzeri sıkıntıların yanı sıra 57 bin "bankazede" paralarını "damla damla" tahsil edebiliyor. Kamu sektöründe çalışanlar zam alamıyor. İşsizlik giderek artıyor. Halen 5 bin Türk, Rum kesiminde çalışıyor. Son zamanlarda binlerce genç de yurtdışına göç etti...
Birçok Kıbrıslı Türk bu durumu şimdiye kadar izlenen "çözümsüzlük de bir çözümdür" politikasının sonucu olarak görüyor. Bu bağlamda, yılbaşından beri devam eden müzakerelerin tıkanması da, sabırsızlık ve umutsuzluk yaratıyor.
Bir süredir KKTC’de sivil toplum kuruluşlarından medyaya kadar çeşitli kesimlerden Denktaş’ın (ve Ankara’nın) politikalarına karşı eleştiriler yükseliyor. İşte bu yeni akım pazar günkü seçimlerde kendini iyice belli etmiştir.
* * *
CTP bu akımı eski ideolojik çizgisini bırakıp pragmatik yeni yaklaşımları ile kendine kanalize etmesini bilmiştir. O kadar ki, seçim kampanyasında KKTC’nin önde gelen 8 sivil toplum kuruluşu (ticaret, sanayi, esnaf odaları gibi) CTP’den yana bir tavır almıştır. İlk kez bu seçimlerde "Türkiyeli" seçmenler de CTP’ye oy vermiştir.
Mehmet Ali Talat bu sonucu "CTP’nin politikalarına onay oyu" olarak nitelendiriyor. Ve bu onayın giderek güç kazandığını, çünkü KKTC halkının önemli bir kısmının selametini ve refahını "çözümde ve AB’de" gördüğünü belirtiyor.
Denktaş yönetiminin seçimlerin "siyasal mesajı"ndan objektif şekilde gereken sonuçları çıkarması gerekiyor. Bu Türkiye’de de artık Kıbrıs Türk’ünün düşünce ve beklentilerini daha doğru biçimde değerlendirmesi için bir fırsat olmalıdır...