Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


KIBRIS konusunda hareketli günler nihayet başlıyor. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş önümüzdeki salı günü Avusturya'nın Salzburg kentinde BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile buluşacak. Bir gün önce de Denktaş Zürih'te AB Komisyonu üyesi Gunther Verheugen ile bir görüşme yapacak.
Denktaş - Annan "zirvesi"nin hemen ardından Genel Sekreter'in Kıbrıs özel temsilcisi De Soto, Lefkoşa'da, iki kesim arasında "git - gel diplomasisi"ni sürdürecek ve Kıbrıs müzakere sürecinin hazırlık çalışmalarını başlatacak.
Kıbrıslı ile yakından ilgili ABD, AB ve İngiltere'nin "aktif katkıları" ile, BM'nin önümüzdeki haftalar için hazırladığı program (veya bazılarının deyişi ile "senaryo") bu...
* * *
DENKTAŞ'ın Annan ile görüşmesi cesaret verici bir gelişme. Bunun önemi, Kıbrıs'la ilgili "aracılı görüşmeler"in kesildiği geçen kasım ayından beri, bu düzeyde ilk temasın gerçekleşmiş olmasıdır.
Denktaş kasım fiyaskosundan sonra, Genel Sekreter'in ("belge olmayan belge" ile) sunduğu görüş ve önerilerinden vazgeçmediği takdirde, müzakere sürecinin yeniden başlamasına - ve hatta onunla yeniden masaya oturmaya - yanaşmayacağını açıklamıştı.
Nitekim uzunca bir süre, herhangi bir hareket olmadı. Daha sonra yukarıda saydığımız ilgili yabancı çevreler, süreci başlatmaya yönelik çalışmalar yaptılar ve bunları Annan ile paylaştılar.
Geçen ay, bu yönde ilk adım atıldı: BM'nin patronu, KKTC liderini bir "ilk temas" için New York'a davet etti. Bu arada Türk tarafına, görüşmelerin içeriği ve yöntemi konusunda bazı yeni fikirlerin üretildiği de aktarıldı.
Denktaş böyle bir temasa prensip olarak "olur" dedi. Ama, bunun BM Genel Kurulu'nun toplantıları sırasında New York'ta - yani kendisine baskı yapılacağı bir ortamda - değil, Avrupa'da bir yerde ağustos sonlarında gerçekleştirilmesini istedi. Öneri benimsendi ve "Salzburg randevusu" üzerinde mutabık kalındı.
* * *
TÜRK tarafı, bu buluşmanın müzakere sürecinin yeniden başlaması anlamına gelmediğini özellikle belirtiyor. Bir yetkilinin deyişi ile "Genel Sekreter'le görüşmeler hakkında 'nasıl, ne biçimde, ne zaman, nerede' gibi soruların tartışılması başka bir şeydir, müzakere sürecinin başlaması bambaşka bir şeydir"...
Yani Denktaş'ın öncelikli amacı Genel Sekreter'in, müzakereleri yeniden başlatmak için kafasında - veya çantasında - neler taşıdığını öğrenmek ve bu konuda kendi görüşlerini aktarmaktır. Eğer Salzburg'daki konuşmalar sırasında esas görüşmeler için müsait bir zemin oluştuğu kanısına varılırsa, diğer aşamalara (De Soto'nun Lefkoşa'daki temasları, vs.) geçilebilecektir.
Bu mümkün olacak mı? Gerek Ankara'daki, gerekse Lefkoşa'daki yetkililer, bu konuda oldukça ihtiyatlı (hatta bazısı şüpheli) ifadeler kullanıyorlar. Nitekim Denktaş'ın önceki gün "Kıbrıs" gazetesine verdiği demeç de, bu havada...
* * *
DENKTAŞ'ın Verheugen ve Annan ile yapacağı görüşmelerle ilgili söyledikleri, gerek Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin esaslar, gerekse müzakere yöntemi hakkında eski görüşlerini koruduğunu gösteriyor.
BM Genel Sekreteri'nin müzakereleri yeniden başlatmak için ürettiği söylenen yeni fikirler, Türk tarafının tavrı ile ne kadar bağdaşacak? Veya Denktaş, temel görüşlerini korumakla beraber, Annan'ın sunacağı (gerek esas, gerekse usul ile ilgili) görüşlerle bir uzlaşma zemini bulabilecek mi?
Bunu şimdiden kestirmek zor. Ama en azından Salzburg zirvesi ile, "görüşmeme süreci"nin, son bulacağı umutları doğuyor. Belki de yeni hareketlilik, nihayet uzlaşmayı kolaylaştıracak yeni formüllerin ortaya atılmasına yol açar...