Gelişmeler şimdi bu aşamaya girilmekte olduğunu gösteriyor.Bush yönetiminin KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talatı Washingtona davet etmesi ve kendisine Dışişleri Bakanı Colin Powell ve diğer üst düzey yetkililerle görüşme olanağını vermesi, gerçekten ABDnin Kıbrıs politikasında yer alan önemli bir değişikliği gözlerin önüne seriyor.Şimdiye kadar KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Washington veya New Yorkta müzakereler çerçevesi içinde, Amerikan yetkilileriyle temaslarda bulunuyordu. Ama şimdi Başbakan Talatın ABDye resmen davet edilmesi ve bu ziyaret çerçevesinde Powell ve diğer şahsiyetlerle görüşmeler yapması, bir "ilk" oluşturuyor.***KUŞKUSUZ bu davet, Washingtonun KKTCyi resmen tanıdığı veya yakında tanımak niyetinde olduğu şeklinde değerlendirilemez ama bu, ABDnin bir bakıma KKTC realitesini kabul ettiği anlamına geliyor. Ve böylece ABD, diğer ülkelerden "bir adım" ileriye geçmiş oluyor..ABDnin şimdi örneğin KKTCye moral desteğin yanı sıra, mali yardımda bulunması, havaalanı ve limanlarını açmasına yeşil ışık yakması, KKTCnin varlığını pekiştirmesi ve dünyayla bütünleşmesi açısından çok büyük önem taşıyor.***ÖYLE görünüyor ki, ABDnin yeni Kıbrıs politikası Kıbrıs Türklerinin ve de Ankaranın bu beklentilerinin doğrultusunda.Washington neden böyle bir değişiklik yapmak gereğini gördü?Çeşitli nedenler akla geliyor: (1) ABD, Annan planı çerçevesinde çözüm için çok çalıştı, Rum tarafının bunu engellemesi, Washingtonu kızdırdı. Yönetim, "evet" diyen Türklerin ezilmemesi (ve Rumlara da gereken mesajın verilmesi) gerektiğini düşünüyor. (2) Kıbrıs, ABDnin Doğu Akdeniz stratejisinde önemli bir yer tutuyor. ABD yönetimi Güney Kıbrısın ABye girdiği bir ortamda, Kuzeye destek vererek, adadaki - ve bölgedeki - etkinliğini güvence altına almayı hedefliyor. (3) Washington aynı zamanda bölgedeki olaylar nedeniyle önem verdiği Türkiyeyle ilişkilerini güçlendirmiş oluyor...***NE ilginçtir ki, Kıbrıstaki referandum, adanın jeostratejik konumunu bir kez daha uluslararası platforma taşımış bulunuyor. Bu bağlamda Rusyanın Kıbrıs politikasındaki son hareketler, dikkat çekicidir.Rusyanın Kıbrıs yüzünden 10 yıldan beri ilk kez BM Güvenlik Konseyinde vetosunu kullanması, ardından KKTCyi rahatlatacak bir kararı da bloke etmesi, ilk bakışta şaşırtıcı görünmekle beraber, Putin yönetiminin stratejisi hakkında bir fikir veriyor.Moskovayı bu yola iten çeşitli nedenler var: (1) Rusya her zaman Kıbrıs Rum tarafı ve özellikle AKELe aktif destek vermiştir. Bu sayede de adada ve bölgede etkinliğini göstermeyi amaçlamıştır. (2) Rusyanın Güney Kıbrısta büyük ekonomik, mali çıkarları (yatırımdan kara paraya kadar) vardır. Bunları korumak ister. (3) Putin, kendi çıkarlarına uygun, ABD ve Batıdan daha bağımsız bir politika izlemek istiyor. Konseydeki vetosu bu bağlamda bir mesaj sayılır...Hasılı, Rusyanın tutumu doğrudan Kıbrıs Türklerini ve Ankarayı hedef almıyor (çünkü amaçlar başka); ama - ABD politikasının tersine - "fiilen" Türk tarafının çıkarlarını ve beklentilerini sarsıyor... skohen@milliyet.com.tr KIBRIStaki referandumdan sonra Washingtonda yetkililer ABDnin Kıbrıs politikasını gözden geçireceğini ve "B planı"nı uygulamaya koyabileceğini açıklamışlardı.