Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dün Ankara'ya gelen "AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri" Günter Verheugen'in Türk yetkilileri ile iki günlük görüşmeleri, Türkiye'nin AB ile bütünleşme şansının ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyacak.
Önce, konuk AB yetkilisinin, Türkçeye aynen çevrildiği zaman kafaları karıştıran sıfatını biraz açmak gerek. Çünkü Avrupa Birliği'nde kullanılan terimler - Ankara'da ve diğer başkentlerde sadece bu işle meşgul kimselerin dışında - geniş halk kitlelerinin kolayca anlayacağı cinsten değil!
Nitekim "Komisyon" adını taşıyan organ, AB'nin Yürütme Kurulu, yani bir nevi hükümetidir. "Komiser" ise (polis teşkilatındaki komiserden çok farklı) bu kurulun bir üyesidir...
Bu duruma göre Verheugen, AB'nin icra kurulunda "genişleme" yani birliğe üye olmak isteyen Türkiye dahil, 13 aday ülke ile ilgili politikaları ve işleri yürüten yetkilidir.
* * *
ALMAN asıllı diplomatın sıfatının önemini böylece belirttikten sonra, şu sırada Türkiye'ye neden geldiğini de açıklayalım.
Her aday gibi Türkiye için de, AB ile uyum sağlama yönünde harcadığı çabaları, bu konudaki eksikliklerini veya yetersizliklerini belirten bir "İlerleme Raporu" Komisyon'a sunulur. Bu iş ekim ayında yapılacak. Bu arada üyelik sürecinde bir nevi "yol haritası" olan ve aday ülkenin niyetlerini ve taahhütlerini açıklayan "Katılım Ortaklığı Belgesi" ile ilgili çalışmalar yapılacak. İşte Verheugen, 4 Kasım'da Komisyon'a sunulacak olan bu önemli belgenin hazırlıkları çerçevesinde, Ankara'ya gelmiş bulunuyor.
Bir AB yetkilisine göre, Brüksel'in - ve dolayısı ile Verheugen'in - beklentisi, Türk makamlarının "niyetlerini ve taahhütlerini" net biçimde beyan etmesidir.
AB yetkilileri, Ankara'nın bu niyet ve taahhütlerini kasım ayından önce yapmasının ve bu yönde bazı adımlar atmasının önemini belirtiyorlar. Bu yapılırsa, "Katılım Ortaklığı Belgesi", mümkün olduğu kadar bir fikir birliği ve karşılıklı güven içinde hazırlanıp Komisyon'un önüne gelmiş olacaktır.
* * *
TÜRKİYE'yi iyi tanıyan ve anlayan Verheugen, Ankara'daki temaslarında Türkiye'nin hiç olmazsa bundan sonra beklenen çabaları göstereceği mesajını almayı umuyor.
AB yetkilileri doğrusu geçen 7 ay içinde Türkiye'nin bu yönde fazla bir çaba harcamadığı izlenimini taşıyorlar. Hükümetin ve Meclis'in, Helsinki zirvesinden bu yana özellikle siyasal alanda uyum yasaları çıkarmak konusunda fazla bir şey yapmadığı bir gerçek.
Bunun nedeni nedir? Hükümetin bu konuya başka öncelikleri ve ivedi işleri nedeni ile gereken dikkati verememesi midir? Veya özellikle Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmesinde bazı yasal ve siyasal zorlukların ortaya çıkması mıdır? Yoksa, bazı şartlara uyma zorunluğundan dolayı duyulmaya başlayan tereddütler, hatta isteksizlik midir?
* * *
SON zamanlarda Türkiye'de yapılan tartışmalar, üçüncü şıkkın etkili olmaya başladığını gösteriyor. Oysa ki, resmi ağızlar, Türkiye'nin AB ile bütünleşme hedefinin ve stratejisinin değişmediğini vurgulamaya devam ediyorlar.
Şimdi, Katılım Ortaklığı ile ilgili çalışmalar ve görüşmeler çerçevesinde, Ankara'nın bundan sonra ne yapmak niyetinde olduğunu daha açık biçimde beyan ve taahhüt etmesi gerekiyor.
AB ile bütünleşme takviminin aksamadan işleyebilmesi, bu konuda Verheugen'e verilecek mesaja bağlıdır...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr