Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AK Parti Kongresi’ndeki görüntüler ve konuşmalar, Türk dış politikasının yönelişi ile ilgili bazı anlamlı sinyaller verdi. Önümüzdeki yıllarla ilgili önemli hedeflerin ortaya konduğu bu toplantı, iktidarın günümüzün belli başlı uluslararası sorunları üzerindeki görüşlerinin yanı sıra, dış ilişkilerdeki önceliklerini de yansıtmasına vesile oldu.
Bu bağlamda özetle şu tespitleri yapabiliriz:
1) Kongre’ye davet edilen yabancı liderlerin büyük çoğunluğunun Arap ve İslam dünyasına mensup olması, buna karşılık Avrupa’dan katılanların yok denecek kadar az olması dikkati çekmiştir. Başbakan Erdoğan da konuşmasının başında yabancı ülkelere selam gönderirken, Avrupa’yı pas geçmiştir. 2023 yılına doğru AKP vizyonunu açıklayan kitapçıkta da Avrupa ile ilişkiler bir paragrafla geçiştirilmiştir.
Kuşkusuz bu, AKP iktidarının Avrupa’yı ve AB’yi gözden çıkardığı anlamına gelmez. Ama AB’nin, bilinen nedenlerden ötürü, iktidarın dış politika öncelikleri arasında artık yer almadığı açık. Kaldı ki halen dünya siyasetinin ağırlığı Türkiye’nin yanıbaşındaki coğrafyada odaklanmış durumda.
* * *
2) Kongre’de konuşma yapmaya davet edilen yabancı liderlerin -Mısır Cumhur- başkanı Mursi’den Hamas’ın siyasi kanadının önderi Meşal’e kadar- bu yakın coğrafyayı temsil etmesi anlamlıdır. Bu konuşmacılara Kongre’nin sergilediği coşku ve sevgi, AKP tabanının duygularını açıkça yansıtmıştır. Bu liderlerin İslamcı kökenli olmaları ayrıca AKP’nin ve bizzat Erdoğan’ın ideolojik yakınlığını da ortaya koyuyor...
Arap Baharı İslami hareketlerin Tunus, Mısır gibi ülkelerde iktidar olmasına yol açmıştır. Erdoğan hükümeti bu yeni yönetimlerle sıkı ilişkiler kurmak ve kendi etkinliğini bölgeye yaymak için bir fırsat olarak değerlendirmek niyetindedir. Herhalde Suriye’ye de Esad sonrası dönem için böyle bir strateji planlanıyor...
3) Erdoğan konuşmasında AB’den söz etmedi, ama Avrupa ülkelerini İslamofobi konusunda eleştirmekten geri kalmadı. Başbakan bu bağlamda özellikle Almanya ve Fransa’yı zikretti.
Suriye meselesi ile ilgili olarak da Erdoğan Rusya’ya ve İran’a yüklendi ve “tarih zalimin yanında yer alanları affetmeyecektir“ şeklinde konuştu.
Başbakan, Ermenistan ile ilişkilerin Karabağ meselesi halledilmeden kurulamayacağını bir kez daha tekrarladı. Aynı şekilde İsrail ile de ilişkilerin Gazze ablukasının kaldırılması dahil, üç şart yerine getirilmedikçe normalleşmeyeceğini belirtti. Her iki halde de Erdoğan bu meseleleri, ikili ilişkilerin bir parçası sayıyor.
* * *
4) Mursi’nin konuşması Türkiye ile Mısır arasındaki bir stratejik ortaklığın oluşmakta olduğunu gösteriyor. Başbakan’ın yakında Kahire’ye yapacağı ziyarette bu bağ perçinleşecek. İki ülkenin de Ortadoğu’da yeni bir eksenin nüvesi olması ihtimali var.
5) Meşal konuşmasında Erdoğan’a övgüler yağdırdı, ona ne kadar güvendiğini dile getirdi. Suriye’den kaçmak zorunda kalan ve hatta bir ara politikayı bırakacağını söyleyen Hamas lideri için bu Kongre, kendisini göstermek ve tekrar moral bulmak için büyük bir fırsat oldu. Kongre’dekilerin hararetli alkışları, AKP’nin ona sempati ve desteğini sergiledi.
* * *
6) Kongre’deki yabancı liderlerden biri de Maliki’nin iktidardan uzaklaştırdığı Sünni kökenli başkan yardımcısı Haşimi idi. Maliki Ankara’ya gelmek istemedi, ama ev sahibi AKP’nin Haşimi’yi konuklar arasında oturtması, hükümetin Irak politikasındaki duruşunu açıkça ortaya koydu.
7) Kongre’de Irak Kürt lideri Barzani’ye konuşma fırsatının verilmesi önemli bir gelişme. Barzani Türkiye’de Kürt meselesinin halline yardımcı olmak istediği mesajını verdi. Bu soruna yeni bir yaklaşım getirmek istediğini söyleyen Erdoğan bu öneriyi değerlendirmek isteyebilir...
Daha uzatmadan diyebiliriz ki, AK Parti Kongresi, Erdoğan yönetiminin dış ilişkiler ile ilgili yeni stratejisinde önceliklerinin ve hedeflerinin ne olduğu mesajlarını yeterli açıklıkta vermiştir.