Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son haftalarda Türkiye’nin tüm dikkatleri dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını üzerinde odaklandı. Dolayısıyla, daha önce haftalarca gece gündüz sürekli konuşulan bazı meseleler çok geri plana itildi, hatta adeta unutuldu.

İdlib’deki kritik durum, Suriye’den yeni göç hareketi, Doğu Akdeniz’deki gerginlik, Libya’ya müdahale, Türk-Amerikan ve Türk-Rus ilişkilerini etkileyen S-400’ler krizi bu meselelerin başında yer alıyor.

Nisan ayının gelmesiyle bu saydığımız meselelerden S-400’ler konusunun önümüzdeki günlerde gündeme taşınacağını öngörebiliriz. Bunun nedeni, daha önce konunun takvime bağlanması ve Nisan ayının kararın verileceği tarih olarak belirlenmiş olmasıdır.

Haberin Devamı

Nitekim daha önce varılan mutabakata göre, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı ve teslimatının da yapılmış olduğu S-400 füze savunma sisteminin “operasyonel” yani kullanılmaya hazır duruma gelmesi nisan ayında gerçekleşmiş olacak.

ABD’den ve NATO’dan gelen tepkilere rağmen Ankara bu amacın mutlaka yerine getirileceğine dair kararlılığını defalarca beyan etti.

***

Bu durumda, ABD ve Batılı müttefikler ne yapacak? Uyuşmazlık ciddi bir krize yol açacak mı? Korona belasına karşı dayanışma ve iş birliği ihtiyacının duyulduğu bu günlerde böyle bir sürtüşme ittifakı nereye götürür? Veya korona tehdidi daha uzlaşıcı ve birleştirici bir etki yapar mı?

Bu soruları yanıtlamadan önce, S-400 sorununun nereden nereye geldiğini ve karşılıklı pozisyonların ne olduğunu hatırlamakta yarar var.

Türkiye Rusya’dan S-400 sistemini uzun değerlendirmelerden ve görüşmelerden sonra aldı. Bunun gerekçesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bölgesel ve küresel şartlar nedeniyle böyle bir savunma sistemine ihtiyaç duymasıdır. Bu aynı zamanda Türk dış politikasının özellikle bölgede askeri bakımdan güçlü bir pozisyona sahip olmayı amaçlamıştır.

Aslında Ankara başta bu füze sistemini ABD’den tedarik etmek istemiş, ancak Washington’un Patriot’lar konusundaki tutumu nedeniyle sonuçta Rusya’ya dönmüştü. Ne var ki Rusya ile imzalanan anlaşma, özellikle ABD’de şok yaratmış, Kongre buna Türkiye aleyhinde birtakım kararlar alarak karşılık vermiştir.

Haberin Devamı

ABD ve genelde NATO, S-400’lerin NATO’nun silah sistemine karşı olduğu, bunun Türkiye’nin dâhil olduğu F-35 sistemini tehlikeye düşüreceğini öne sürmüştür.

ABD Temsilciler Meclisi bu nedenle Türkiye’yi F-35 programından dışlamak, aynı zamanda da Türkiye’ye karşı ekonomik ambargo uygulamasını sağlamak için bazı adımlar atmıştır.

Bu durum Türkiye’nin de tepki göstermesine, iki ülke arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine yol açmış, Türk liderler hiçbir tehdidin veya tedbirin S-400’leri operasyonel hale getirmekten vazgeçirmeyeceğini vurgulamıştır.

Bununla beraber, Ankara soruna bir çözüm bulunması için ortak bir komisyonun kurulmasını önermiştir.

***

Şimdi gelinen noktada ortada şu senaryolar duruyor:

Kötü senaryo: ABD bu ay içinde Türkiye’ye karşı baskılarını artırır, Kongre ambargo kararlarını kesinleştirir, Trump yönetimini de (bu seçim yılında) bu yönde hareket etmeye zorlar.

Daha az kötü senaryo: Trump yönetimi şu kritik dönemde kriz istemez, Türkiye’yi uzaklaştıracak herhangi bir kararın (geçici bir süre için de olsa) uygulanmasını önler.

Haberin Devamı

İyi senaryo: Ankara ile Washington bu açmazı aşacak bir formül bulur ve bu şekilde uzlaşma sağlanır.

Tabii, mevcut şartlarda en akılcı seçenek bu son senaryodur. Bakalım bu günlerde korona tehdidi S-400 meselesinde uzlaşıcı bir etki yapacak mı?