Sami KOHEN
- "KOSOVA halkı ve yönetimi adına, MİLLİYET aracılığı ile, İstanbul'dan uluslararası camiaya şu mesajı iletmek istiyorum: BM Güvenlik Konseyi Kosova sorununu ivedilikle ele almalı, şiddeti ve baskıyı kınamalı, Sırp hükümetinin bizimle bir an önce masaya oturmasını sağlamalıdır. Bu arada NATO'nun en kısa zamanda Kosova'ya bir barış gücü göndermesini istiyoruz. Bosna'daki deneyim, Kosova'da da aynı akıbetin tekrarlanmaması için bir ders sayılmalıdır. Aksi halde, Kosova'da çatışmalar tırmanacak ve bu tüm Balkanlar'da barış ve istikrarı tehdit edecektir"...
Kosova'da "bağımsız" Yönetimin başında bulunan İbrahim Rugova'nın yardımcısı, iktidardaki Demokratik Birlik Partisi LDK'nin "Dışişleri Sekreteri" Edita Tahiri, dün yaptığımız söyleşiyi bu dramatik çağrı ile bitirdi.
* * *
YILLARDAN beri Kosova'nın "ulusal davası" için mücadele veren Bayan Tahiri, dün başlayan "Balkanlar'ın Geleceği" konulu bir uluslararası konferans için İstanbul'da bulunuyor. Berlin'deki Aspen Enstitüsü ile New York'taki Carnegie Barış Vakfı'nın kurduğu bir uluslararası komisyon, çeşitli ülkelere mensup gençlerin de katılımı ile, Balkanlar'daki sorunları ve bu arada tanınmış eski devlet adamlarından Leo Tindemans'ın başkanlığındaki heyetin hazırladığı "Barışa Çağrı" adlı raporu enine boyuna tartışacak.
İstanbul'daki bu toplantı, Kosova'da kanlı olayların patlak verdiği bir zamana rastlaması sonucunda daha büyük ilgi topluyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse, dünya diğer sıcak olaylar karşısında (örneğin son haftalarda Körfez bölgesinde olduğu gibi) Balkanlar'ı adeta unutmuştu. Oysa eski Yugoslavya'nın toprakları, hala barışı tehdit eden tuzaklarla dolu. Son günlerde Kosova'nın "patlaması", Balkanlar'ın hiç gözardı edilecek bir bölge olmadığını hatırlatıyor.
Bayan Tahiri'nin dün MİLLİYET aracılığı ile iletmeye çalıştığı (ve İstanbul'da bugünkü toplantıda daha etraflıca açıklayacağı)
çağrı, böyle bir SOS (imdat işareti) niteliğini taşıyor...
* * *
SON zamanlarda nispeten "uyuyan" Kosova meselesi, birden bire neden patlak verdi?
Edita Tahiri, aslında bunun "birden bire" ortaya çıkan bir olay olmadığını, Kosova'nın öteden beri "için için kaynadığını", ama dünyanın bunu görmediğini veya görmezlikten geldiğini söylüyor.
- Belgrad, Büyük Sırbistan hedefi uğruna, Kosova'yı, yani 2 milyon nüfusun yüzde 90'ını oluşturan Arnavutları, kolonize ediyor. Kosova, 1974 Anayasa'sına göre Yugoslavya Federasyonu'nun otonom (özerk) bir bölgesi idi. Yugoslavya dağılmaya başlayınca, Belgrad 1989'da Kosova'yı kendi hakimiyeti altına aldı ve daha önce verilen hakları geri çekti. Bundan sonra da Sırplar, Arnavut halkına karşı bir etnik temizlik kampanyası başlattı. Okullarımız, üniversitelerimiz kapandı. Üç yüz bin kişi yurt dışına gitmek zorunda kaldı. İşsizlik, sefalet, zulüm, aldı yürüdü... Artık Arnavutlar, Sırpların yönetiminde ve Sırplarla birlikte yaşamanın mümkün olmadığı kanısındalar.
- Bu durumda Kosova halkının tam istediği nedir? Bağımsızlık mı?
- Evet. Daha önce yapılan halk oylaması ve seçimler de bunu gösteriyor. LDK dahil, tüm partiler bunu istiyor. 22 Mart'ta yapılacak başkanlık ve Meclis seçimlerinde de bu yeniden ortaya çıkacak.
- Ama Belgrad bunu bir bölücülük hareketi olarak görüyor. Hele Kosova Kurtuluş Ordusu (UCK) adındaki örgütün son eylemleri karşısında Belgrad askeri tedbirler alıyor. Yönetim ve siyasi partiler bu eylemleri destekliyor mu? UCK kimdir, kimden güç alıyor?
- Yönetim ve halk, şiddet istemiyor tabii. UCK'nin kimliği ve kimden destek aldığı pek belli değil. Ancak, halkın sabrı da tükendi. Belgrad bizi dinlemiyor. Dünya susuyor. Bu, Kosova'da bir radikalleşmeye yol açıyor. Oysa bu sorunu barışçı yoldan, müzakere ile çözümlemek mümkün. Yeter ki uluslararası camia, Belgrad'a baskı yapsın.
- Müzakere için siz bağımsızlık ilkesinin benimsenmesini şart koşuyor musunuz?
- Halkın istediği budur.
- Peki, Belgrad gene 1989 öncesi otonomiyi vermeyi kabul ederse?
- Başka seçenekler ortaya çıkarsa, buna parlamentomuz karar verecektir.
- Bu durumda uzlaşma olasılığı zayıf. Bu tırmanma devam ederse, ne olur? Balkan ülkelerini de bu çatışmaların içine çekebilir mi?
- Kosova şimdi tam bir barut fıçısı. Çatışmalar yayılırsa, Makedonya'yı da sürükleyebilir, Arnavutluk işin içine girebilir, bu takdirde de Bulgaristan, Yunanistan, hatta Türkiye de bulaşabilir... Bunun için diyoruz ki, uluslararası camia bir an önce ilgilensin ve böyle bir sonucu önlesin...
Bunu kim nasıl yapacak? Tindemans'ın başında bulunduğu komisyonun raporu bu konuda ne diyor? Kosova meselesinde Türkiye'nin tavrı ne olmalı? Sorunun bu yönlerini yarın ele alacağız...
Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr