Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DÜNYAYI kasıp kavuran mali kriz, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini daha da tıkar mı, yoksa yeni bazı umutlar yaratabilir mi?
Bu soru, önceki akşam euractiv.com.tr’nin kuruluşunun birinci yıldönümü kutlaması vesilesiyle İstanbul’da düzenlediği bir toplantıda tartışıldı.
euractiv.com.tr 9 ülkede 9 dilde AB ile ilgili kapsamlı yayın yapan, Brüksel merkezli euractiv adlı bağımsız bir uluslararası kuruluşun Türkiye kolu.
AB uzmanı gazeteci Zeynep Göğüş’ün başında bulunduğu euractiv.com.tr’nin bir yıldan beri Türkçe olarak yaptığı yayın, aralarında işadamlarının, bürokratların ve akademisyenlerin de bulunduğu 50 bin kişi tarafından izleniyor. Bu düzenli bilgi akışı, Türkiye ile AB arasında daha iyi bir anlayışın ve yakınlaşmanın sağlanmasına katkıda bulunuyor.

Karışık duygular
Kuruluşun birinci yaş günü kutlaması çerçevesinde düzenlenen “Küresel Finans Krizi: Avrupa ve Türkiye’ye Etkileri” başlıklı panele, Euractiv’in Uluslararası Başkanı Christophe Leclerq ve İş Portföy Genel Müdürü Dr. Gürman Tevfik katıldı.
Leclerq, şimdiki mali krizin, Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkilere olası yansımaları üzerinde “hem kötümser, hem iyimser olmak için birçok neden olduğunu” söyledi.
Leclerq kısa vadede kötümserlik nedenlerini şöyle sıraladı:
1) AB, koruma politikaları uygulamak zorunda kalacak, bu da Türkiye’ye karşı daha çekingen davranmasına yol açacak.
2) AB ülkeleri yabancı ve bu arada Türk işçilerinin akımını kısıtlayacak.
3) Avrupalılar kendi siyasal öncelikleri ile meşgul olacak, dolayısıyla Türkiye’nin katılımı gündemden düşecek...
Buna karşılık Leclerq, daha uzun vadede şu konularda daha iyimser:
1) Şimdiki krizin şok dalgaları biraz dindikten sonra, Avrupa, ticaret ve yatırım olanakları arayışında, gözlerini gelişen pazarlara çevirecekler. Bu pazarlardan biri de Türkiye olabilir.
2) Dünyadaki ekonomik düzenin güncelleştirilmesi için yeni bir Bretton Woods inisiyatifinin başlaması söz konusu. Bu oluşumda Türkiye’ye de yer verilecek.

Kısa vadedeki sorunlar
Kuşkusuz bu genel tablonun içinde, sayabileceğimiz daha birçok faktör var.
Özellikle kısa vadede, işler daha kötüye gidecek gibi görünüyor. Bu arada ekonomik alanda, Avrupa’daki krizin ve durgunluğun sonucu olarak, AB ülkelerine ihracat azalacak, o ülkelerden turist sayısında, yatırım ve kredi hacminde ciddi düşüş olacak.
Ancak daha uzun vadede bazı yeni fırsatlar ortaya çıkabilir. Toplantıya katılan bir diplomatın da bize dediği gibi, Türkiye gerek yatırım, gerekse turizm alanında cazip bir ülke haline gelebilir. Yani yatırımcılar ve turistler, Türkiye’yi diğer ülkelere oranla, daha çok tercih edebilir. Tabii, yeter ki Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirsin...

Uzun vadeli umutlar
Konunun siyasal yönüne gelince, açıkçası, mali krizin AB üyeliği perspektifine kısa vadede yapacağı etki, olumsuz. Bu kriz içinde AB’de kimsenin “genişleme”yi -ve bu arada Türkiye’nin katılımını- düşünecek hali yok.
Ama daha uzun vadede, Türkiye’nin bölgesel ve küresel rolü ve önemi -sadece siyasal değil, aynı zamanda ekonomik alanda da- öne çıkabilir. Bu, AB’de Türkiye’ye daha yakınlaşma gereğini hissettirebilir.
Ancak bunun için de Türkiye’nin her iki alanda da kendisini göstermesi ve her şeyden önce istikrarlı ve güvenilir bir ülke olduğunu kanıtlaması gerekir...