Zaman zaman Paris’ten veya Berlin’den gelen bazı çatlak seslere fazlaca takıldığımız için, AB içinde Türkiye’ye samimi destek veren ülkelerin tavrı bazen gözden kaçıyor.
Oysa, AB’de gerçekten Türkiye’nin tam üyeliğini isteyen ve fırsat buldukça buna arka çıkan ülkeler az değil.
Bunların başında -baş harflerine göre, kısaca “4-İ” diye tanımlayabileceğimiz -İngiltere, İtalya, İspanya ve İsveç geliyor.
Son günlerde bu ülkelerin liderleri, karşılıklı ziyaret vesilesiyle Türkiye’ye desteklerini sergilediler.
Bu hafta sıra -Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun ziyaret ettiği İspanya’nın hemen ardından- İtalya’da idi.
Bu ülkenin Türkiye’nin AB üyeliğine ve genelde Türk dış politikasına verdiği destek, hemen hemen aynı günlere rastlayan üst düzey temaslar sırasında teyit edildi. Başbakan Erdoğan Roma’da İtalyan meslektaşı Berlusconi ile buluşurken, Ankara’da İtalya Cumhurbaşkanı Napolitano Cumhurbaşkanı Gül ile görüştü; bu arada Davutoğlu da İtalyan Dışişleri Bakanı Frattini ile “Türk- İtalyan Forumu”nda bir araya geldi.
Temasların bu yoğunluğu, iki ülke arasındaki ilişkilerin ve işbirliğinin ne kadar gelişmiş bir düzeye ulaştığının bir göstergesi.
Bu husus, Forum’un iki günlük toplantılarının açılışında iki bakanın yaptığı konuşmalarda açıkça ortaya çıktı: İtalya 19 milyar dolarlık bir hacimle, Türkiye’nin 3. ticaret ortağı. Yatırım alanında da halen Türkiye’de 700 İtalyan firması faaliyette. Enerji boru hatları ile ortak projelerde, İtalyanlar ön safta...
Yaklaştıran faktör
İkili ilişkilerdeki gelişmelerin yanı sıra, İtalya’yı Türkiye’ye yaklaştıran esas faktör, Roma’nın Ankara’ya AB konusunda verdiği destektir. İtalyan Bakan’ın Forum’daki uzun konuşmasında Türkiye’nin AB üyeliği lehinde saydığı argümanlar, Türkiye’nin savunduğu tezler doğrultusunda... Dolayısıyla, Davutoğlu da, Forum’daki konuşmasında ve katılımcıların sorularına verdiği yanıtlarda, mesajlarını daha çok AB’de Türkiye hakkında kuşku duyanlara veya karşı çıkanlara yönlendirdi.
Bu arada Bakan’ın kullandığı “Kültürel Soğuk Savaş” terimi dikkatleri çekti. Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla Soğuk Savaş’ın da son bulduğunu anımsatan Davutoğlu, böylece Avrupa’daki stratejik bölünmenin tarihe karıştığını belirtti; ancak şimdi, kimilerinin farklı bir Soğuk Savaş mantığı ile hareket ettiğini söyledi. Bu, Kültürel Soğuk Savaş mantığıdır. Bu zihniyet, yaşlı kıtada kültürel temelde yeni bir duvar örmek istiyor. Ama, Davutoğlu’na göre, bugünkü iletişim ve karşılıklı etkileşim ortamında değişen dünyada bu mümkün değil. Sonunda Kültürel Soğuk Savaş Türkiye’nin de AB’ye katılmasıyla bitecek...
Şimdi beklenen...
Davutoğlu, Türk dış politikasındaki “eksen kayması” ile ilgili iddialara ve kuşkulara karşılık, Türkiye’nin stratejik hedefinin AB üyeliği olduğunu, bunda hiçbir değişiklik beklenmemesi gerektiğini söyledi, Ortadoğu ülkeleriyle geliştirilmekte olan ilişkilerin de bir alternatif olarak görülmediğini vurguladı...
Şimdi beklenen şey, Forum da bu söylenenlerin, eylemle kanıtlanmasıdır. İtalya Türkiye’ye desteğini AB platformuna taşıyıp yeni bir hareketin öncülüğünü üstlenmelidir. Türkiye de bölgesinde kurduğu yeni ilişkilerin kendisini AB’den veya Batı’dan uzaklaştırmayacağını fiilen göstermelidir.