Anadolu Ajansı’nın Bingazi kaynaklı özel haberi yürek paralayıcı ve düşündürücü...
Libya’daki olayları izleyen AA ekibine, yaşları 7 ila 9 arasında üç çocuk, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ulaştırılması ricasıyla, bir mektup veriyor.
Çocuklar mektupta “Kaddafi uçaklarının açtığı ateş sonunda bazı akrabalarının öldüğünü ve Libya’da birçok yerde çocukların da hayatlarını kaybettiğini” yazıyorlar.
Türkiye’den “uçakları durdurması”nı isteyen çocuklar bu çağrıyı Cumhurbaşkanı Gül’e yapmalarının nedeni olarak da “Türkiye’nin büyük bir Müslüman ülke” olduğunu belirtiyorlar...
Bu üç çocuğun feryadı Libya’da iç savaşın aldığı trajik boyutları yansıtıyor. Gerçekten çeşitli kaynaklardan gelen son haberlere göre, Kaddafi’ye bağlı güçlerin ve bu arada hava kuvvetlerinin isyancılara karşı giriştiği saldırılarda aralarında çocukların ve kadınların da bulunduğu çok sayıda sivil öldü ve yaralandı.
Bu mektubun şu ana kadar Cumhurbaşkanı’na ulaşıp ulaşmadığını bilmiyoruz. Ancak Ankara’nın bu sese kayıtsız kalmaması ve en azından saldırılar karşısında bir tavır ortaya koyması gerekir.
* * *
Ankara dördüncü haftasına giren, Libya’daki halk ayaklanması karşısında bir hayli temkinli davrandı. Bu tavrın, Mısır’daki ayaklanma üzerine Hüsnü Mübarek’e karşı sergilenen dik duruştan farklı olmasının nedenleri var tabii. Türk yetkililer bunun, Libya’da önemli sayıda Türk işçilerinin ve Türk yatırımlarının varlığından kaynaklandığını gizlemiyorlar. Gerçekten hükümetin takındığı aktif fakat ihtiyatlı tavır sayesinde Türk işçilerinin büyük kısmı sağ salim yurda dönebildi. Hükümet aynı tutumla Türk yatırımcılarının çıkarlarının da korunabileceğini umuyor.
Libya’daki halk ayaklanmasının seyri, diktatörlerin devrilmesiyle sonuçlanan iki komşusundan, yani Tunus ve Mısır’dan farklı bir yol izliyor. Ülkenin doğu bölgesi isyancıların elinde; ancak Kaddafi bütün hırsıyla hâkimiyetini koruma savaşını sürdürüyor. Giderek tırmanmakta olan bu savaşın daha ne kadar devam edeceği ve nasıl sonuçlanacağı belli değil.
Uluslararası topluluğun geniş bir kesimi Kaddafi’ye karşı net bir tavır almış durumda. Geçenlerde Güvenlik Konseyi’nde Libya rejimine karşı ambargo kararının oybirliğiyle alınması bunu açıkça gösterdi. Türkiye başta yaptırım fikrine karşı çıktı; karar çıktıktan sonra ise buna uyacağını bildirdi.
Şimdi Kaddafi’nin askeri gücünü kırmak ve isyancılara dolaylı bir destek sağlamak için, Libya hava kuvvetlerine karşı bir “uçuş yasağı” konması düşünülüyor. Bu, Gül’e mektup yazan çocukların da şikâyet ettiği hava bombardımanlarını önlemiş olacak.
* * *
Dün NATO ile AB bu konuyu olağanüstü toplantılarda görüştü. Cumartesi de Arap Birliği toplanacak. Bu arada İslam Konferansı Örgütü ve Körfez Ülkeleri Birliği Kaddafi’ye karşı uçuş yasağının uygulanmasından yana tavır aldılar.
Türk hükümeti bu konuda suskun. Ama yetkililer bu fikre karşı çıkıyorlar. Yani Ankara Libya’daki karışık ve belirsiz durum karşısında gene temkinli, ama bu kez pasif bir tutum almayı yeğliyor.
Gerçi Türk işçilerinin akıbeti artık bir sebep olamaz. Türk yatırımlarının ve projelerinin geleceği bir faktör olabilir. Ama bu çıkar hesapları, Libya’daki bir halk ayaklanması karşısında ilkesel bir tavır sergilenmesine ve hele çocukların sesine kulak verilmesine engel olmamalı...