Suriye'de ölen Başkan Hafız Esad'ın yerine oğlu Beşşar'ın gelmesi, son zamanlarda bölgede ve genelde dünyada
"liderliğin gençleşmesi" yönündeki bir akıma dikkatleri çekmiş bulunuyor.
Son bir yıl içinde Arap dünyasında,
Ürdün, Fas ve
Bahreyn'de genç kuşağa mensup "veliaht"lar işbaşına geçmişlerdir.
Suriye monarşi değil, bir cumhuriyet olmakla beraber, gene de iktidar 70 yaşındaki baba Esad'dan 34 yaşındaki "mahdum"una geçiyor.
Demokrasilerde böyle bir "hanedan" zihniyeti yok tabii. Ama son zamanlarda bu ülkelerde de, genç liderleri yönetime getirme eğilimi hakim. İngiltere'de
Blair, Almanya'da
Schröder, İspanya'da Aznar, bu yeni akımı temsil ediyorlar.
Gene "hanedan" zihniyetinin hakim olduğu katı rejimli bir ülkeye dönersek, Kuzey Kore'yi dahi bu yeni akımın içinde görebiliriz. Bu ülkede de ölen "Büyük lider" Kim İl - Sung"un yerine şimdi oğlu "Sevgili lider" Kim Jong - İl işbaşında.
Gerçek şudur ki, demokrasilerde olsun, totaliter rejimlerde olsun, günümüzde "liderliğin gençleşmesi", önemli "değişim"i de beraberinde getiriyor...* * *
SOSYO - politik açıdan bakıldığında bu değişim, başlıca şu faktörlere bağlanabilir:
* Özellikle rejimleri yeni kurulan veya bağımsızlığa yeni kavuşan ülkelerde şimdiki yaşlı liderler, iktidarlarının ilk yıllarında çetin mücadeleler vermek zorunda kalmışlardır.
Bu insanları zaman zaman sert veya katı davranmaya, hatta kendi içlerine kapanmaya, dünyaya meydan okumaya itmiştir...* Yeni kuşağa mensup liderler (yukarıda belirttiğimiz ülkelerde dahi) babalarının veya büyüklerinin yaşadığı koşullardan farklı bir ortamda yetişmişlerdir.
Onların dünyaya bakış açıları farklıdır, hedefleri ve öncelikleri başkadır, onlar da teknoloji çağında yaşamanın bilinci içinde, değişik görüşlere ve yeni bir zihniyete sahiptirler...* Örneklerini verdiğimiz toplumlar da artık 50 yıl önceki koşullardan farklı bir düzeye gelmişlerdir.
Devlet ne kadar "kapalı" olursa olsun, toplum (hele "dünyanın ufalmış olduğu" günümüzde)
giderek "yükselen beklentiler" içindedir. İnsanlar, ideolojik kalıpların ve hamasiliğin ötesinde, daha iyi bir yaşam arzulamaktadır. Yönetim üzerindeki bu baskıyı, işbaşına geçen genç liderler, daha iyi hissedebilmektedir...* * *
SURİYE'deki iktidar değişikliğinin ülke içinde ve özellikle dışında yarattığı umutları, bu çerçevede değerlendirmek gerek.
Eğer genç Beşşar Esad duruma hakim olabilecek ve siyasal istikrarı sürdürebilecekse, elbet zamanla babasından farklı - daha pragmatik ve reformcu, daha barışçı ve dünyaya açık -
politikalar izleyecektir.Bu konuda, "yeni kuşak" liderle birlikte gelen "büyük değişim"in en çarpıcı örneğini şimdi Kuzey Kore veriyor.
Yarım yüzyıl boyunca ülkeyi dünyadan koparan, katı rejimi ile halkını sıkıntı ve acı (ve son olarak da açlık) içinde yaşatan Kim İl - Sung'un yerine gelen oğlu Kim John - İl, en azından Kuzey Kore'yi Güney Kore'ye açmaya başlıyor.Pyongyang'da iki Kore liderlerinin ilk kez bir araya gelip bir diyalog kurması, gerçekten
tarihi bir olay. Dün Kim Jong - İl ile Güney Kore lideri Dae - Jung'un, bölünmüş ailelerin birleşmesini, ekonomik ve kültürel işbirliğinin kurulmasını ve aralarındaki düşmanlığın sona erdirilmesini öngören anlaşmayı imzalamaları,
olağanüstü bir gelişme.
Herhalde böyle bir olay, Kim İl - Sung hala hayatta olsa idi gerçekleşmezdi.
Demek ki, gerçek "değişim" için çoğu zaman "taze kan"a ihtiyaç var...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr