Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



SON zamanlarda çok tartışılan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) konusunda zihinlerde yer alan soruların sayısı, verilen yanıtlardan daha fazla!
Dün "Boğaziçi Üniversitesi - TÜSİAD Dış Politika Forumu"nun İstanbul'da düzenlediği konferansta bunu bir kez daha gözledik.
Bilgi Üniversitesi'nden Prof. İlter Turan'ın dediği gibi, BOP, halen bir "düşünce egzersizi" aşamasında. Henüz "berraklaşmamış" bu fikrin netleşmesi için, herhalde haziranda yapılacak G - 8'ler toplantısı ile (İstanbul'daki) NATO zirvesini beklemek gerekecek...
* * *
ŞU anda muğlak bir fikir olarak tartışılan BOP'un kapsadığı coğrafik alan bile, oldukça "flu". O kadar ki, dünkü sempozyumda Avrupalı panelistler projenin öngördüğü "geniş" bölgenin nereden nereye kadar uzandığını, alaylı bir eda ile ve kafiye uydurarak anlattılar. Almanya'daki bir düşünce kuruluşunun Ortadoğu bölümünün başındaki Dr. Volker Perthes "Marakeş'ten Bangladeş'e" derken, Fransız Dışişleri Bakanlığı danışmanlarından Prof. François Heisbourg da, "neden Kazablanka'dan Cakarta'ya kadar olmasın" diye espri yaptı!..
Aynı şekilde, Amerikan inisiyatifinin - gene muğlak biçimde ifade edilen - amaçlarının nasıl gerçekleşeceği de, henüz açık yanıtı bulunmayan sorular arasında...
* * *
AMAÇLAR, "Büyük Ortadoğu"da demokrasinin, barışın, siyasal, sosyal ve ekonomik reformların gerçekleştirilmesine yardımcı olmaktır. Ama bu nasıl olacak? Demokratik gelenekleri bulunmayan, çoğu despotlarca yönetilen, modernleşmeye karşı direnen ülkelerle dolu bir bölgede, bu projenin başarı şansı nedir?
ABD'nin tanınmış strateji uzmanlarından Dr. Judith Yaphe doğru bir tespit yaptı: "Bu dönüşümü dışarıdan empoze edemezsiniz. Bunun içeriden gelmesi lazım. Bu da zaman alacaktır"...
Ne var ki, daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, maalesef bu bölgede liderler ve politikacılar düzeyinde "içeriden" böyle bir hareket gelmiyor. Otoriter düzen nedeni ile sivil toplumdan veya medyadan da fazla bir kıpırdama görülemiyor. Dr. Yaphe'ye sorduk: "O halde bu değişim nasıl olacak?" Yanıtı: "Umarım, sivil toplum gelişir. Sabırlı olmak lazım"...
Bu dönüşümün, büyük sarsıntılar yaratmayacak biçimde olması da önemli. Akademisyen sıfatını kullanarak konuşan Başbakan Başdanışmanı Prof. Ahmet Davutoğlu'nun belirttiği gibi, "alttan" gelecek olan değişim rüzgarları "demokrasi ve istikrarı" bir arada sağlamalı, diğer bir deyişle demokrasinin gelişi, istikrarın bozulmasına yol açmamalıdır...
* * *
TÜRKİYE açısından, BOP'un güttüğü amaçlar desteğe layıktır. Zaten Türk liderleri sık sık konuşmalarında Arap ve İslam dünyasına bu yönde çağrılarda da bulunuyorlar.
Ancak, bunun sırf "Amerikan patentli" bir girişim olmaması, şart. Bu girişime Avrupa ve bölge ülkeleri de katılmalıdır. Bunda Türkiye'nin aktif katkısı olabilir. Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Ali Karaosmanoğlu'nun değindiği şu husus Ankara'nın olası rolüne ışık tutuyor: "Türkiye'yi bir model olarak sunmak, bölgedeki duyarlıkları harekete geçirebilir. Ancak, Türkiye, gerçekleştirdiği reformlarla, bölge ülkelerine örnek olabilir"...