Irak ile ilgili bir kitap için, bundan daha iyi bir zamanlama olamazdı.
Derya Sazak'ın "11 Eylül Gölgesinde Saddam" adlı kitabı, Irak'ın Türkiye ve dünya gündeminin başında yer aldığı bugünlerde, son derece ilginç ve yararlı bir referans kaynağı oluşturuyor.
Kitabın ana teması, 1990'larda Sazak'ın o dönemde Meclis dışında bulunan DSP lideri Bülent Ecevit ile birlikte Bağdat'a giderek Irak lideri Saddam Hüseyin ile gerçekleştirdikleri görüşmelere dayanıyor.
O zaman röportaj olarak "Milliyet"te yayımlanan söyleşilerin tutanakları ve onunla birlikte kitapta yer alan değerlendirmeler, bugün belgesel bir değer taşıyor.
* * *
KİTABI okurken, Körfez Savaşı'nın çıkmasında bir yandan ABD'nin, diğer yandan da Saddam'ın yaptığı ciddi hataları görmemek mümkün değil.
Kuşkusuz ABD'nin Kuveyt ile ihtilafa düşen Saddam'ı, bölgedeki ekonomik ve stratejik çıkarlarını ön planda tutarak oyuna getirdiği bir gerçek. Ancak ABD Kuveyt'e saldıran Irak'a karşı savaşında, beklediği sonucu tam alamamış, Saddam'ı saf dışı edememiş ve hesaplarında yanılmıştır.
Buna karşılık Saddam da ihtirası uğruna işgal ettiği Kuveyt'teki yenilgisinden sonra, ülkesinin fiilen bölünmesine, halkının da perişan duruma düşmesine sebep olmuştur. Saddam'ın röportajlarda sergilediği inatçı ve kibirli tutum, daha sonraki yıllarda izlediği politikalara da ışık tutuyor.
* * *
ECEVİT'in Saddam ile görüşmeler sırasında söyledikleri ve röportajlarında yazdıkları, dün Hasan Cemal'in de belirttiği gibi, kendisinin son zamanlarda ne kadar değiştiğini de açıkça ortaya koyuyor.
O dönemde Ecevit, Saddam'ın Kuveyt ile ilgili "şikayet ve isteklerini" haklı buluyor, ABD'nin kurduğu "tuzak"lara dikkati çekiyordu. Körfez Savaşı'ndan sonra da Ecevit Çekiç Güç'e karşı olduğunu Saddam'a anlatırken, ABD'nin sadece Irak'ı değil, Türkiye'yi de bölmek istediğini öne sürüyordu...
Ecevit'in dünyadaki değişim doğrultusunda bazı görüşlerini değiştirmesi aslında doğal ve yerinde. Bunda iktidarda bulunmanın sorumluluğunun (ve ilk elden bilgi edinme avantajının) da rol oynadığı muhakkak...
Sazak'ın kitabında yer verdiği 11 Eylül olaylarının ardından, Irak sorunu yeniden gündeme gelmiş bulunuyor. Ecevit'in - ve genelde Ankara'nın - tutumu, yeni bir savaşın çıkmaması ve Irak'ın toprak bütünlüğünün bozulmaması (daha açıkçası bir Kürt devletinin kurulmasına izin verilmemesi) yönündedir. Kitabın 1990 - 92 yıllarında Türkiye'nin karşılaştığı sorunlarla ilgili bölümü okunduğunda, bugün Ankara'nın bu konuda gösterdiği hassasiyetin nedeni daha iyi anlaşılıyor.
* * *
BUNUNLA beraber son günlerde gerek Ecevit'in gerekse diğer devlet ricalinin demeçleri, Saddam konusunda yeni bir yaklaşımın işaretini veriyor.
Şöyle ki, Türk yetkililer, sorunun bir Saddam meselesi olmadığını, önemli olan hususun Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması ve Bağdat'ın yeniden dünya ile barışması olduğunu söylemekle, bugünkü rejime karşı daha mesafeli davranıyor. Daha açık bir ifade ile, verilen mesaj şudur: Saddam saf dışı edilecekse, edilsin. Ama Irak alabora olmasın.
Bütün mesele bunun nasıl gerçekleşeceğidir. ABD'nin bu konuda çeşitli senaryolara rağmen henüz kesin bir planı yok. Türkiye'nin bu arada, çeşitli opsiyonları değerlendirip Saddam sonrası döneme hazırlanması iyi olur.
Körfez Savaşı'nın miras bıraktığı Irak'taki statükonun - yani bugünkü şartların - Türkiye'nin lehinde olmadığı her hali ile belli. Eğer bunun değişmesi zamanı geliyorsa, Türkiye bu sürece kendi çıkarlarına uygun bir yön verecek stratejileri şimdiden belirlemelidir.