Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



İSLAM dünyası içinde Türkiye'ye büyük yakınlık ve hayranlık duyan liderlerin başında Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref gelir. Gençliğinde bir süre Ankara'da bulunan, Türkçeyi öğrenen ve özellikle Atatürk devrimini inceleyen Müşerref, Türkiye'yi birçok bakımdan kendi ülkesi için bir ilham kaynağı olarak görür...
Ne var ki, Pakistan lideri siyasal ve sosyal yapısı Türkiye'ninkinden oldukça farklı olan ülkesinde, "Türk modeli"ni, belli başlı yönleri ile (örneğin laiklik ilkesini) uygulamak imkanına sahip değil. Bunu kendisi de açıkça söylüyor.
Nitekim İstanbul'da bir grup yazarla yaptığı sohbette şöyle dedi: "Bir ülkede uygulanan siyasi bir formülün tamamiyle başka bir ülkeye aktarılması olanaksız. Farklı şartlara sahip olan Pakistan'a böyle bir model nakli yürümez"...
* * *
ARAP ve İslam dünyasında Türkiye'nin gerçekleştirdiği siyasal ve sosyal reformlara hayranlık besleyen ve bunları örnek almak isteyen aydınlar, hatta politikacılar da var. Ancak Müşerref gibi Türkiye'yi örnek almak isteyen liderler veya düşünürler dahi, "Türk modelinin nakli"ni mümkün görmüyorlar.
Kaldı ki, gene İslam ve Arap dünyası içinde, özellikle teokratik veya otoriter rejimlerin başındakiler ve tutucu halk yığınları, açıkçası "Türk modeli"nden hiç hoşlanmazlar. Aksine laiklik, demokrasi, kadın - erkek eşitliği gibi reformlara karşı olan bu çevreler için Türkiye nerede ise kötü bir örnek oluşturuyor!..
Kuşkusuz Türkiye kendi geliştirdiği sistemle ve bu sayede çağdaşlaşma yönünde kaydettiği büyük ilerlemelerle övünmek hakkına sahiptir. Türkiye'nin başkaları tarafından değişimin ve çağdaşlığın örneği olarak gösterilmesi de gurur vericidir.
Ancak "Türk modeli"nin İslam dünyasındaki etkinliğini abartmamak lazım. Batı'da - özellikle ABD'de - bunu siyasal amaçlarla "şişirenler" var. Ama Pervez Müşerref gibi bir Türk hayranının söyledikleri, "modelin transplantasyonu" (nakli) konusunda daha ihtiyatlı ve gerçekçi olmak gerektiğini anımsatmış bulunuyor...
* * *
BENZER bir durum Türkiye'nin jeostratejik konumu için de söz konusudur.
Soğuk Savaş döneminde bu alanda Türkiye'nin taşıdığı büyük değer, daha sonra bir ara azalır gibi olmuş, ancak 11 Eylül sonrasında gene bir yükselişe geçmiştir. Kuşkusuz bugün Türkiye, Batı'nın güvenliği ve savunması bağlamında, bulunduğu coğrafya ve izlediği politikalar nedeni ile, gene büyük önem taşıyor.
Bu özellikle ABD için öyledir. AB için ise açıkçası o kadar değildir.
Gerçekten AB Komisyonu'nun değerlendirmelerinde, esas alınan hep AB'nin kriterleridir. Üye ülkelerin bazısı gerçi başka siyasal faktörleri de dikkate almak eğilimdedir, ama bunlar belirleyici değildir.
Bu bakımdan "model" gibi, "jeostratejik önem" kavramları fazla abartmadan, gerçekçi biçimde değerlendirmek gerek...