Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Blair, Britanyanın Türkiyeyi ABde görmek istediğini ve bu fikrin "şampiyonluğunu" yaptığını belirtti ve "Büyük olasılıkla aralık ayında tarih alırsınız" diye konuştu.İngiltere gerçekten bir süredir AB içinde Türkiyenin üyeliği lehinde yoğun bir kampanya yürütüyor. Blairin geçenlerde Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile görüşmesinde bu konuyu gündeme getirmesi de bunun bir örneği...* * *AB içinde İngiltere gibi Türkiyenin üyeliğini hararetle destekleyen veya bunun öncülüğünü yapan ülkelerin sayısı çok değil. Hollanda ve Avusturya gibi bu fikre soğuk bakan veya Fransa gibi tereddüt eden ya da Almanya gibi şimdiki hükümeti destekleyen, ama muhalefeti karşı çıkan epey ülke var.İngilterenin Türkiyeyi desteklemesinin nedenini, Londranın stratejik çıkarlarına, bu çerçevede Türkiyeye verdiği öneme, bölgesel hedeflerine ve ABye genel bakış açısına bağlamak lazım.Türkiyenin üyeliğine karşı çıkan veya buna soğuk bakan ülkeler için bu faktörler öncelik taşımıyor. Daha doğrusu onlar için Türkiyenin geniş coğrafyası ve nüfusu, farklı dini, kültürü, düşük siyasal, sosyal ve ekonomik standartları ön plana geçiyor.Bu bağlamda Fransanın tavrı ilginç özellikler taşıyor. Cumhurbaşkanı Chirac prensipte Türkiyenin üyeliğine - daha doğrusu müzakereler için tarih verilmesine - karşı değil. Hatta buna taraftar. Ama dayandığı hükümet ve parti içinde muhalifler çok. Onların argümanları da temel hatlarıyla, yukarıda saydığımız "sakıncalı nedenler"i esas tutuyor.Chiracın önümüzdeki ay yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinden ve hele ekim ayında Komisyonun yayımlayacağı "İlerleme Raporu"ndan sonra "çekingenliğini" gidereceği umuluyor.* * *İLERLEME Raporunun Türkiyenin lehinde olması çok önemli. Çünkü Fransa ve daha birçok ülke, "siyasal kararı"nı verirken, onu esas alacak."Ara rapor" niteliğindeki deklarasyonlar (dünkü Ortaklık Konseyi bildirisi gibi) Türkiyede gerçekleştirilen reformlar konusunda olumlu sinyaller verileceğini gösteriyor. Ancak bazı eksikliklere ve aksaklıklara da değinileceği ve özellikle uygulama üzerinde durulacağı da açık.İşte Türkiyenin önümüzdeki 4 - 5 ay içinde, bu yönde olağanüstü çaba harcayarak, bu alanda da, yasal düzenlemeler konusunda yaptığı gibi, iyi bir performans göstermesi şart.Buna paralel olarak "tanıtım" veya "ikna" kampanyasını da, resmi ve özel kuruluşları bir nevi "seferberlik" ile harekete geçirerek, hemen başlatmak lazım.* * *BU kampanyayı yürütürken, muhaliflerin öne sürdüğü iddialara karşı öne sürülecek argümanlara çok dikkat etmeli.Örneğin, din, kültür farkını ciddi bir engel olarak gören çevrelere (Hıristiyan Demokratlar gibi), Türkiyenin üyeliği sayesinde, ABnin "çok dinli, çok kültürlü" bir topluluk olacağını söylemek, ters teper...Aynı şekilde, ABnin daha genişlemesine karşı çıkan, Doğudan göç hareketlerinden kaygı duyan çevrelere söylenecek en son söz herhalde "70 milyonluk Türkiye"nin ABye güç kazandıracağıdır...Çeşitli eğilimli Avrupalıları ikna etmek için kullanılacak pek çok argüman var tabii. Bir nevi "nabza göre şerbet" olacak, ama bu argümanlar yerinde kullanılırsa, pekala sonuç alınabilir... skohen@milliyet.com.tr İNGİLTERE Başbakanı Tony Blairin önceki gün Ankarada Türkiyenin AB üyeliği lehinde söyledikleri, hepimizin kulağına hoş geldi.